Eğitim verip eleman yetiştiriyoruz, ama yararlanmayıp çöpe atıyoruz 4 yıl Endüstri Meslek Lisesi, 4 yıl Teknik Öğretmen Fakültesi okuyup yetişen gençler ortada kalıyor.

Eğitim verip eleman yetiştiriyoruz, ama yararlanmayıp çöpe atıyoruz 4 yıl Endüstri Meslek Lisesi, 4 yıl Teknik Öğretmen Fakültesi okuyup yetişen gençler ortada kalıyor. Çok azı öğretmen olabiliyor, çoğunluğu tanıma uygun iş bulamıyor, uzman bile olamıyor…

Kimileri burun kıvırsa da, şu bir gerçek ki her bakımdan verimli bir ülkeyiz. Yer altındaki kaynaklarımız da, yer üstündeki kaynaklarımız da bu kadar kötü kullanmamıza rağmen pek çok ülkeyi kıskandırıyor.

İnsan kaynağı da öyle…

Genç ve işlenmeye hazır bir maden gibi pırıl pırıl insan kaynaklarımız var.

Peki…

Bu insan kaynaklarımızdan yararlanabiliyor muyuz? Yararlanmak için yetiştirebiliyor muyuz?

Doğrusu istenirse…

Yetiştirme konusunda yakın zaman öncesine kadar çok başarılı değildik. Şimdi eğitim alanında yeterli olmasa bile önemli adımlar atıyoruz.

Fakat…

Bu kez de ortaya şöyle bir gariplik çıkıyor: İnsanımızı eğitim verip yetiştiriyoruz. Ama daha sonra yetiştirdiğimiz o gençlerden yararlanmak yerine çöpe atıp imha etme yoluna gidiyoruz.

Tıpkı…

Yer altı ve yer üstü kaynaklarımızı bilinçsizce israf ettiğimiz gibi, eğitim verip yetiştirdiğimiz elemanı da israf ediyoruz.

••••••••••

Hafta içinde ziyaretimize pırıl pırıl üç genç geldi:

Teknik Eğitim Vakfı Bursa Şubesi Başkanı Fahri Yıldız, Mali Sorumlusu Servet Toprak ve Nilüfer İlçe Temsilcisi Taylan Tatar.

Anlattıklarını ağzımız bir karış açık dinledik.

Konu şu:

Türkiye’de teknik eleman yetiştirmek üzere kurulan bir eğitim sistemi var. Bu sistemin ilk ayağını Endüstri Meslek Liseleri oluşturuyor.

Sonra…

Dileyen bu liselerden iki yıllık Meslek Yüksek Okulu’na gidiyor. Dileyen de dört yıllık Teknik Öğretmen Fakültesi’ne gidiyor.

Şu anda…

Değişik üniversitelerde toplam 19 Teknik Öğretmen Fakültesi var ve bu kurumlar her yıl 5 bin civarında mezun veriyor.

Ancak…

Milli Eğitim Bakanlığı kadro yeterli olmadığı için, bu mezunların yalnızca yüzde beşini öğretmen olarak alıp Endüstri Meslek Liseleri’ne atamalarını yapıyor.

Gerçi…

Öğretmen olarak liselere atanan Teknik Öğretmenler diğer öğretmenlere göre zaman zaman özlük haklarında sorunlar yaşayabiliyorlar ama, kalan mezunlar doğal olarak özel sektöre yöneliyorlar ve iş arıyorlar.

Ne var ki…

Orada da onları bir sürpriz bekliyor.

Çünkü…

İşletmelerin organizasyon şemalarında teknik öğretmen diye bir kavram yok.

Mühendis değil, yüksek tekniker değil, tekniker değil; teknik öğretmen. Mühendisle aynı eğitimi alıyor, mühendisin bilgisine sahip ve onun yaptığı işi yapabiliyor ama mühendis değil, teknik öğretmen.

İşletmeler, bu yeni kavrama adapte olmakta zorlanıyorlar.

O nedenle…

Kimi işletme müdürü, kimi alım-satım sorumlusu, kimi pazarlamacı olarak kendine iş bulabiliyor.

Bir de çarpıcı örnek var:

4 yıl Endüstri Meslek Lisesi’nde metal okumuş, 4 yıl Teknik Öğretmen olarak üniversitede metal eğitimi almış, üstüne bir de yüksek lisans yapmış bir teknik öğretmen metal konusunda uzman olması gerekirken, iş başvurusu yaptığı işletmede uygun kadro olmadığı için “O zaman geç kaynakçı ol” önerisiyle karşılaşıyor.

Kaynak eğitimi vermesi gereken noktada, kendisi kaynakçı oluyor. Dolayısıyla eğitiminden yararlanılamıyor.

••••••••••

Daha da vahimi var:

Çalışma yasalarında yapılan değişiklikten sonra, 50 kişiden fazla personel çalıştıran işletmelerde bir de İş Güvenliği Uzmanı olması gerekiyor.

Uzmanlık belgesini ise…

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı bünyesindeki Casgem adlı eğitim merkezi veriyor.

Ne yazık ki…

Milli Eğitim ile çalışma yaşamı arasındaki organizasyonu yapan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın bürokrasisi de teknik öğretmen ünvanını bilmiyor.

Onun için de…

İş Güvenliği Uzmanı olabilecekler listesine iki yıllık meslek yüksek okulu mezunlarını alıyor, ama dört yıllık fakülte mezunlarını görmezden geliyor.

Dahası…

İki yıllık mezunlara uzman statüsü veren bakanlık bürokrasisi, dört yıllık mezunları eğitim verebilecek personel kapsamında değerlendiriyor.

Yani…

Teknik Öğretmen olarak 4 yıl üniversite okuyan biri iş güvenliği eğitimi verebilecek ama, yetki alamadığı için onun yaptığı işleri iki yıllık yüksek okul mezunu bir uzman onaylayacak.

Daha açık söylemek gerekirse; içinde ders ve eğitim gibi konular olmasına karşın, teknik öğretmen ünvanı taşıyan biri sorumluluk üstlenip uzman bile olamıyor.

Bu da işin bir başka garip yanı.

••••••••••

Teknik Eğitim Vakfı Bursa Şubesi Başkanı Fahri Yıldız ve arkadaşları ziyaretimize geldiklerinde bunları anlattılar ve şunu söylediler:

“Bizim mağdur olmamız bir yana, gerçekten de ülke için eğitimde kaynak israfı ortaya çıkıyor. Siyasilerin bu konuya bir çözüm bulmalarını arzu ediyoruz.”

Açıkça söylemek gerekirse…

Biz bu gençlere söyleyecek söz bulamadık.

Ama…

Şunun altını kalın kalın çizmekte yarar görüyoruz: Türkiye’nin gerçek sorunu işte bu.

Eğitim verip eleman yetiştiriyoruz, sonra onu yok sayıyor, hatta kullanmayıp çöpe atıyoruz.

Bunca sıkıntı içindeki bir ülkenin böyle lüksü olabilir mi?

Seçimden sonra sıra atanmış başkanların kongre sınavına geldi

Daima yarışan ve çekişen üç partinin yerel kadroları, il başkanlarının milletvekili olmaları nedeniyle 22 Temmuz 2007 genel seçiminde değiştiği.

Adalet ve Kalkınma Partisi’nde Hayrettin Çakmak’ın yerine önce Cafer Yıldız ve daha sonra Sedat Yalçın’ın, Cumhuriyet Halk Partisi’nde Abdullah Özer’in yerine Gürhan Akdoğan’ın, Milliyetçi Hareket Partisi’nde Necati Özensoy’un yerine Arif Demirören’in görev üstlendiği görüldü.

Üç başkandan…

Akdoğan geçen yılın başında kongresini yaptı ve seçilmiş başkan oldu. Yerel seçimin ardından kongre sırası şimdi atanmış iki başkana geldi.

Örneğin…

AK Parti İl Başkanı olarak başarılı bir seçim süreci geçiren Yalçın, mayıs sonu ya da haziran başında yapılacak kongrede bu kez teşkilatın kantarına çıkacak.

Üstelik…

Yalçın bu seçimde yalnız kalmayacak gibi gözüküyor. Karşısına çıkması beklenen ilk rakip, halen İl Başkanvekili olarak görev yapan Cafer Yıldız olacak gibi. Üniversite mezunu olmadığı gerekçesiyle ataması yapılmayan Yıldız, eksiğini giderip üniversite diplomasını aldı.

Yanı sıra…

Partinin kurucularından eski milletvekili Zafer Hıdıroğlu’ndan, teşkilat içinden hatırı sayılır bazı çevrelerin “aday olmasını istediklerini” duyuyoruz.

Bununla birlikte…

MHP de seçimin ertesinden itibaren kongre sürecine girdi.

Üstelik…

İlçe kongrelerinden başlayacak ve il kongresiyle bitecek bir süreç bu. MHP Genel Merkezi kararına göre, il kongreleri kasım ayına kadar bitecek.

Üniversite’den Mudanya önerisi

Gelişmeler biliniyor… Mudanya’da, İskele Meydanı’ndaki Tekel’e ait tütün deposu, Güzel Sanatlar Fakültesi açılması için Uludağ Üniversitesi’ne geçen dönem devredilmişti.

Ancak…

Binanın ciddi şekilde güçlendirmeye ihtiyacı olduğu ortaya çıkınca, yeniden yapılmak üzere yıkılmıştı. Yapılmadığı için de alanı otopark olarak kullanılıyor.

İşte…

Bu aşamada Uludağ Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mete Cengiz’den Mudanya Belediye Başkanı Hasan Aktürk’e bir öneri geldi.

Prof. Dr. Cengiz geçtiğimiz hafta Aktürk’ü ziyareti sırasında, eski tütün deposunun yıkılmasından sonra boş duran arsayı belediyeye devretmeyi, karşılığında da Yıldıztepe’de iki yıl önce yapılan Mütareke İlköğretim Okulu’nu alıp öğretime geçmeyi önerdi.

Bu olursa, başka bölümleri de açabileceklerini kaydetti.

Dik bir yolla çıkıldığı ve ilçe merkezine uzak olduğu için ilköğretim öğrencilerinin ulaşım sorunu yaşadığı okulun takası Mudanya Belediye Başkanı Hasan Aktürk’e de cazip geldi.

Ancak…

Okul yeri İl Özel İdaresi’ne ait olduğu için, görüşmelere İl Genel Meclisi yönetiminin de katılması gerekliliği doğdu.

Yeni süreçte…

Uludağ Üniversitesi-Mudanya Beleadiyesi-İl Genel Meclisi arasında alınacak kararla eski tütün deposu üniversite tarafından belediyeye, Mütareke İlköğretim Okulu da İl Özel İdaresi tarafından üniversiteye devredilecek.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Olay Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. 20-04-2009

Tanıtım Yazısı

Dolum ve kapama makineleri nelerdir?

Gıda sektöründen kimya endüstrisine kadar geniş bir yelpazede kullanılan dolum ve kapama makineleri, üretim süreçlerinin vazgeçilmez parçalarıdır. Modern üretim hatlarının kalbinde yer alan bu makineler, […]

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*