Türkiye, asker-sivil ilişkilerinde çok ciddi kırılma yaşadı… Bundan sonrası çok önemli

Süreç başından beri çok ilginç işliyor… Yüksek Askeri Şura çalışmalarına bir gün kala, Kara Kuvvetleri Komutanlığı’na atanması beklenen komutan, internet andıcı olarak bilinen dava nedeniyle ifade vermeye çağırıldı.
Dava…
Orgeneral Hasan Iğsız’ın hükümet aleyhine kamuoyu oluşturmak amacıyla çok sayıda internet sitesi kurdurduğu iddiasıyla ilgiliydi.
Bunun üzerine…
Yüksek Askeri Şura çalışmaları başlarken, toplantılara başkanlık eden Başbakan Recep Tayyip Erdoğan aleyhinde internet siteleri kurduran Iğsız Paşa’ya terfisi konusunda rezerv koydu ve Kara Kuvvetleri Komutanlığı’na gelişini engelledi.
YAŞ çalışmalarının ilk kez dördüncü güne sarkması, o dördüncü günde Başbakan’ın toplantılara katılmaması dikkat çekici oldu.
Sonrasında…
Hem Genelkurmay Karargahı’nda, hem Başbakan’ın çalışmalarını sürdürdüğü resmi konutunda, hem de Çankaya Köşkü’nde yoğun bir görüşme trafiği yaşandı.
Saatler akşamdan geceye dönerken ve de herkes büyük bir merak içindeyken Milli Savunma Bakanı alınan kararları Cumhurbaşkanı’na onaylattı.
Onaylanan kararlar açıklandığında da karmakarışık bir durum ortaya çıktı.
Çünkü…
Başbakan’ın rezerv koyması nedeniyle Orgeneral Iğsız’ın Kara Kuvvetleri Komutanı olarak ataması yapılamadı ve emekliye sevk edildi. Ama asker tarafı da kendi uygulamasında ısrar ettiği için yerine aday göstermedi.
O nedenle…
İlk kez KKK’ya YAŞ’ta atama yapılamadı. O atama yapılamayınca, halen Kara Kuvvetleri Komutanı olan Orgeneral Işık Koşaner’in de Genel Kurmay Başkanı olarak ataması yapılamadı.
Böylece…
YAŞ’ta ortaya çıkan sivil-asker güç mücadelesi ilk kez komuta kademesinde boşluğa yol açtı.
Gerçi…
KKK’ya yeni bir komutanın, Genel Kurmay Başkanlığı’na ise Koşaner Paşa’nın atamalarının bugün yapılabileceği konuşuluyor ama tüm bu gelişmeler Türkiye’deki sivil-asker ilişkileri açısından çok ciddi bir kırılma noktası oldu.
Akşam saatlerinde…
Televizyonlarda CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun ilk an değerlendirmesine tanık olduk. “Sivil idare teamüllere müdahale etti” dedi.
Oysa…
Kimilerinin inatlaşma kabul ettiği bir sürecin sonunda ortaya çıkan bu durum sivillerin teamüllere müdahalesinden daha öteye bir görüntü veriyor.
O da şu:
Bugüne kadar askerler başta YAŞ toplantıları olmak üzere, kendilerini ilgilendiren konularda kendi kurallarını ortaya koyuyorlar ve sivillerin bu kurallara uymalarını istiyorlardı.
Hatta…
Zaman zaman siyasiler kimi adımlarını askere göre atma gereği duyuyorlardı.
Bu kez…
Askerler kuralı yine koyup uyulmasını istediler ama ilk defa sivil otorite bu uygulamaya itiraz etti ve işleyişi bozan hamle yaptı.
Gerçi…
Türkiye’nin unutamadığı bir başka asker-sivil güç mücadelesi 25 yıl önce Turgut Özal döneminde yaşandı ama bu kez hem sorun oluşturan durum, hem de Erdoğan’ın sergilediği tavır çok farklı.
Aslında…
Askerin direnmesine karşın sivil otoritenin ısrar edip dediğini yaptırması genel anlamda ele alındığında, demokrasiyle yönetilen her ülkede olması gereken sonucun ortaya çıktığını söylemek gerekiyor.
Ne var ki…
Sivil otorite bunu biraz hoyrat şekilde gerçekleştirdi.
Örneğin…
Kuvvet komutanlığına gelecek paşanın YAŞ toplantısından bir gün önce ifadeye çağırılması, sert yaklaşımın en somut yansıması oldu. Yargının bağımsızlığı elbette önemli ama böyle bir davanın daveti daha önce yapılabilirdi.
O nedenle…
Son dakika gelen tebligat, sivil otoritenin karşısında askerlerin hazırlıksız yakalanmalarına yol açtı. Dolayısıyla çıkan sonuç askerler için rencide edici oldu, ilk kez bu denli çaresizliği yaşadılar.
Bu saatten sonra asker-sivil ilişkilerinin nasıl gelişeceğini tahmin edebilmek kolay değil. YAŞ toplantılarından planlanmış sonuçları çıkaramayan askerlerin genel yapıları böyle bir olayı unutup geçmelerine pek elverişli değil.
O nedenle…
Bundan sonrasında neler olabileceğini, onların da ne zaman ve nasıl olabileceğini çok dikkatli izlemek gerekiyor.
Buna karşın…
24 Nisan 2007’de Genelkurmay’ın gece yarısı internetten yayınladığı e-muhtıra için de tepki gösterip “dik duruş” sergileyen hükümet ve dolayısıyla Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tam da referandum sürecinde ve hemen arkasından gelecek seçim sürecinin öncesinde “askerin dayatmasına dik duran demokrasi kahramanı” olarak meydanlarda tanıtılacak.
Tanıtılmanın ötesinde…
Erdoğan önümüzdeki süreçte taraftarlarını ve tabanını daha da sağlamlaştırdı ki yakın geleceğin siyasi şekillenmesi açısından çok önemli bir avantaj elde etti.
Yani…
Bugün YAŞ toplantısından çıkmayan sonuç, meydanlarda Erdoğan’a çok ciddi bir şekilde siyasi prim olarak yansıyacak.
Tabii…
Bu söylediklerimizin öngörülebilir gelişmeler olduğunu eklemekte yarar var.