Delege yalnızca oy veren büyük bir makine mi? Salona girmeden, kongreyi izlemeden yönetimi belirledi

Pazar günü, Merinos Atatürk Kongre Kültür Merkezi’ndeki CHP Osmangazi kongresinde, kürsüde eski Milletvekili olarak Turhan Tayan siyasi deneyimleri doğrultusundaki tespitlerini tam bir ders niteliğinde paylaşırken şunu söylüyordu:
“Divan toplantıları yapılsın, her şey konuşulsun deniyor. Kongrelerden daha büyük divan olur mu? Her şey burada konuşulmalı.”
Ardından…
“Bu kafayla bir yere gidemeyiz” deyip salonu sarsması gereken bir uyarı yapıyordu:
“Önseçim sandığında nasıl birbirinizi yediyseniz, asıl seçim sandığında da çalışın. Burada 2 aday var. Adaylardan biri oyların tamamını silme alsa ne olur? İktidar olmak için mahalleye kurulan asıl sandıktan çıkmak gerek.”
O sırada…
Yani, kürsüde Tayan bunları söylerken Merinos’un ikinci büyük salonu olan Orhangazi Salonu’nda delegelere ayrılan koltukların yarıdan fazlası boştu.
Çünkü…
Delegenin büyük bölümü o sırada topluca dışarıda bekliyor, kulis yapıyordu.
Bu sütunlarda dün de vurguladık. O kadar insanın salona girmeyip dışarıda kalmaları dikkat çekici ve bunun tek nedeni topluca gelen sigara krizi olamaz.
Dahası…
Salona girmeyen, konuşmaları dinlemeyen, dolayısıyla CHP’nin Osmangazi’de yaptıkları ya da yapamadıkları konusunda fikir edinemeyen delegeler seçimlere geçildiğinde içeri girip oylarını kullandılar ve yönetimi belirleyen oldular.
İlk bakışta…
Bunun delegeyi bir arada tutup dış etkilenmelerden korumak için yapıldığı izlenimi doğuyor. Geçmişte delegeyi bir arada tutmak için organizasyonlar yapılmıştı, ama kongre salonu yerine dışarıda bekletmeye hiç tanık olmamıştık.
Bu durumda…
Sorgulanması gereken asıl sorun siyasetin anlayışı noktasında ortaya çıkıyor:
Delege yalnızca oy verip görevini yerine getiren bir mekanizma mı?
Aynı şekilde…
Delege, partinin sorgulamasına katılmayıp kendini yalnızca oy vermekle sorumlu olarak mı kabul ediyor?
Hedefimiz kesinlikle kişiler değil. Ama gelinen noktayı konuşmamız gerekiyor.
Çünkü…
Bir kongre kulisi stratejisi olarak planlansa bile, delegeyi oy veren büyük makine haline getirmek siyasetin geleceği için en büyük yanlış olur.
Üstelik…
Bu yanlışın demokrasiyi işleten siyaset kurumunda ortaya çıkması, siyasetin ve demokrasinin geleceği için kaygı oluşturur.
Böylesine bir makine düzeninde seçilen yönetimlerin de siyasete katkısı sınırlı kalır, iç mücadeleyi kendileri için yeterli görmeleri riskini doğurur.
Kimse alınmasın, ama pazar günü Merinos’ta böyle bir izlenim edindik.