Gerçek olan şu: Cumhuriyet Halk Partisi, pek de programında olmayan bir kurultaya gidiyor. Bir başka ifadeyle söylemek gerekirse, cumartesi günü başlayacak kurultay biraz da zorlamalar sonucu gerçekleşiyor.
Bu da…
Kurultayın üzerindeki etkin güç baskılarını doğal olarak arttırıyor.
Nitekim…
Mayıs kurultayına 10 gün kala genel başkanlığı bırakmak zorunda kalan Deniz Baykal, cumartesi günü başlayacak kurultayla ilgili açıklamalarını son günlerde yoğunlaştırdı.
Üstelik…
Bu açıklamaların her birinin CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve parti örgütüne ayar verme şeklinde olduğunda herkes hemfikir.
Bir yanda ise…
Mayıs kurultayında Kılıçdaroğlu’na liderlik kapısını sonuna kadar açmasına karşın, kısa süre sonra beklenmedik bir şekilde karşı karşıya kalan ve bu çok hızlı süreçte de tasfiye olup yönetim dışına düşen Önder Sav’ın yeni yönetim üzerinde tedirginliğe yol açan duruşu var.
Yani…
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve yönetimi bir yandan yeni bir dönem planlaması yaparken, diğer yandan da Deniz Baykal ve Önder Sav’a karşı konumlarını korumaya çalışıyorlar.
Doğrusu…
6 ay sonra seçime girecek bir parti için çok zor durum.
O nedenle…
18 Aralık Cumartesi günü Ankara’da başlayacak CHP kurultayında genel başkan seçimi olmamasına karşın, yeni dönemin yönetimi anlamında Parti Meclisi seçimi önem kazanıyor ki, zaten bütün yarış ve hesaplar bunun üzerine kurulu.
Ne var ki…
CHP’nin geçmişine dönüp baktığımızda, bu tür kritik dönüm noktalarından hep bölünerek çıktığını görüyoruz.
Merak edilen şu:
Bu kurultay da yeni bir dönüm noktası kabul edildiğine göre acaba kurultay sonrası CHP’den yeni bir parti doğar mı?
İşte…
Bu sorunun cevabını, dışarıdan gözlemleyen biri olarak Bursa Kent Konseyi Felsefe Çalışma Grubu Koordinatörü Diş Doktoru Gürkan Kaya araştırıp farklı bir gözle yorumladı.
Bunu da…
CHP tarihinden yola çıkarak ve bebeğin anne karnındaki 9 aylık sürecinin her 3 aylık dönemleri ile karşılaştırarak yaptı.
Kaya, önce CHP’deki bölünmeleri anımsatıyor:
Bir…
“1946 yılında Toprak Kanunu’na muhalefetten bir grup CHP üyesi milletvekili ayrılarak Demokrat Parti’yi kurdu.”
İki…
“1967 yılında IV. Olağanüstü Kurultay’ın gündemini oluşturan mücadele sonrasında 47 milletvekili ve senatörlerden oluşan bir grup CHP üyesi ayrılarak Güven Partisi’ni kurdu.”
Üç…
“1972 yılında Bülent Ecevit’in CHP’nin üçüncü Genel Başkanı seçilmesinden sonra Kemal Satır’ın önderliğinde 58 CHP milletvekili ve senatörden oluşan bir grup ayrılarak 1972 yılında Cumhuriyetçi Parti’yi kurdu.”
Dört…
“1980 ihtilali sonrası 1981 yılında ‘ihtilal öncesi siyasi partilerin kapatılması kararı nedeniyle’ CHP kapatıldığında, 1985 yılında Bülent Ecevit’in de siyasi yasaklı olması nedeniyle Rahşan Ecevit tarafından kurulan ‘demokratik sol akım’ öncüsü olan DSP kuruldu.”
Beş…
“1992 yılında 12 Eylül rejiminin ürünü eski siyasi partilerin aynı adla tekrar açılmasını engelleyen yasağın kaldırılmasıyla eski partilerin yeniden açılabilmesinin sağlanması üzerine tekrar CHP kuruldu.”
Bunları anımsattıktan sonra Kaya şunu vurguluyor:
“18 Aralık 2010 tarihinde Olağanüstü Küçük Kurultay’a ( Parti Meclisi Üyeliği Seçimi) giden ‘CHP ‘de tekrar bir mitoz bölünme olacak mı?’ sorularını getiriyor.”
Sonra da…
Değişik bir yorum yapıyor:
“1946 yılında parti içi muhalefetten başlayan ve Demokrat Parti’nin doğmasına neden olan ‘gelenekçiler’ ve ‘yenilikçiler’ düellosu, 1967 yılında parti içi muhalefetten Güven Partisi’nin doğmasına, 1972 yılında parti içi muhalefetten Cumhuriyetçi Parti’nin doğmasına, 1980 ihtilali nedeniyle bütün siyasi partilerin yasaklanması sonucu 12 Eylül muhalefetinden doğan Demokratik Sol Parti’nin doğmasına, 1992 yılında siyasi yasaklı partilerin eski isimlerin yasaklanmasının kaldırılmasıyla ‘yeniden doğan’ CHP’nin bugün geldiğimiz noktada yeniden doğup doğamayacağının ‘siyasi trimestırı’ önem taşıyor.”
Bu noktada…
Bir tıp adamı olan Gürkan Kaya, siyasi literatüre “anne karnındaki bebeğin 9 aylık sürecinin üçer aylık dönemlerini tanımlamak” için kullanılan trimestır tanımlamasını kazandırıyor.
Bunu da…
Bebeğin üçer aylık süreçleriyle ilişkilendirerek CHP’ye uyarlıyor:
“Birinci siyasi trimestır, Deniz Baykal’ın genel başkanlıktan ayrılma süreci. İkinci siyasi trimestır, mayıs ayındaki olağan kurultayda seçilen Parti Meclisi içinden belirlenen MYK’nın değiştirilmesi süreci. Üçüncü siyasi trimestırı ise, yeni genel başkan ile yeni MYK ve yeni Parti Meclisi üyelerinin seçilmesi oluşturacak.”
Bunu vurguladıktan sonra dönüp yeniden soruyor:
“Anne karnındaki embriyonun üçer aylık doğum sürecini oluşturan trimestır sonucu dünyaya yeni bir bebeğin gelmesi, üç siyasi trimestırını tamamlayacak olan CHP’den yeni bir siyasi parti doğacak mı, doğmayacak mı? Yoksa, erken doğum mu olacak?”
