Her şeyi bilen, olacakları da öngören adam olan Erhan Göksel’den iddialı seçim tarihi: 8 Ağustos 2010

Erhan Göksel adını kamuoyu, Mesut Yılmaz’ın başbakanlığı döneminde tanıdı. Daha doğrusu, Yılmaz için yaptığı kamuoyu araştırmalarıyla çok sık gündeme geldi.
Sonrasında…
Flash TV’de Yılmaz Tunca ile birlikte yaptığı ve çok izlenen, hatta tartışmalara yol açan programda gündeme dair sarsıcı açıklamaları ve kamuoyunun önüne getirdiği iddialarla geniş kesimlerden çok büyük ilgi gördü.
Sözünü esirgemeyen yapısının yanında, “her şeyi bilen, olacakları da öngören adam” olarak ün yaptı.
Üstelik…
Açıkladığı kimi bilgiler geniş yankılar yaptı, iddialarının çoğu doğru çıktı. Küresel ekonomik krizin gelişini ve şiddetini çok önceden söylemesinin yanında, Dubai’nin batacağı tahmini gerçekleşen öngörüleri arasında Erhan Göksel’e olan kamuoyu ilgisini arttırdı.
Güncel siyasetin labirentleri arasında iyi koku alan özelliklere sahip olan Verso Araştırma Şirketi sahibi ve analist Erhan Göksel’in Milli Gazete’de yayınlanan son röportajını okurken, iddialı tavrını sürdürdüğünü gördük.
Örneğin…
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın konuşmalarında sürekli “Kimse hayal kurmasın, erken seçim olmayacak” demesine karşın muhalefetin 2010 sonbaharında tahmin ettiği, hatta geçtiğimiz hafta MHP’nin genişletilmiş il divanı toplantısında Genel Başkan Yardımcısı Bülent Didinmez’in açık açık “Kasım ayında seçim var, hazır olun” hedefini gösterdiği erken seçim beklentisi için tarih bile veriyor:
8 Ağustos 2010.
Tahminini de şu cümlelerle ortaya koyuyor:
“Tayyip Bey, kendini çok bağladı. Hatta etik laflar söyledi. Tükürdüğünü, yalayamayacak laflar söyledi. Buna rağmen, benim 30 yıllık siyasi tecrübeme göre, seçim liderlerin elinde değildir. Seçim olabilir. Seçimin olmamasının Türkiye’de dış konjonktürel faktörleri de var. Ama AKP için seçime gidilecek en iyi zaman, 8 Ağustos Ramazan’dır.”
Şunları söylüyor:
“Yorum yapmıyorum, bilerek söylüyorum. 1994 yılında seçim Ramazan’a denk gelmişti, Tayyip Bey dedi ki bizzat şahsıma, ‘Ramazan işimizi zorlaştıracak. Çünkü Ramazan’da gündüzleri insanların kafaları dağınıktır, rehavettedir.’ Ben de dedim ki; ‘Ramazan’da insanlar camilere gider, manevi bir hava oluşur. Sizin için en iyi seçim Ramazan’da olur.’ Tayyip Bey bunu kullandı. Tayyip Bey Ramazanda bir seçim yaşadı. Bu, tek seçimidir.”
Gerekçesi şu:
“Tayyip Bey’e göre, kitlesel mesajın yayılacağı en iyi zaman, Ramazandır. 2010 yılında bir baskın seçim olursa bu tarihte olacağına inanıyorum. Bayramdan önce, Ramazan ayı içinde.”
Bu konuda bir gerekçesi daha var:
“İkinci bir şey… Tayyip Bey’in benden öğrendiği bir şey daha var. Hasat kalkmadan seçim olmaz. Hatırlarsanız, seçim 29 Haziran’da olacaktı. Sonra birden bire YSK 22 Temmuz’da karar aldı. Durup dururken atmadı tarihi. Hasat kalkacak. İnsanların eli para görecek. Kışın seçime gidilmez.”
Bundan da şu sonucu çıkarıyor:
“Tayyip Bey IMF’den para alırsa, IMF politikalarına uyulmayacak tek dönem seçimdir. Seçim olunca verilen sözlerin tutulmaması normaldir. IMF’den 40-50 milyar dolar para alıp, ciddi bir zam yapıp seçime gidebilirler.”
Bu noktada…
Yayınlanan ya da yayınlanmayan kamuoyu araştırmaları ve Adalet ve Kalkınma Partisi ile Cumhuriyet Halk Partisi arasındaki oy oranlarına yönelik spekülasyonlara da yorum getirirken söze şöyle başlıyor:
“İkisi de siyaset yapıyor. Ben çok bağımsız olduğum için, hiçbir partiyle bağım olmadığı için, sokakta ki insanlardan çok net görüyorum. Bu konuda hiç mütevazı değilim. Bütün seçimleri bilmiş bir adamım bu ülkede. Arşivler bunu gösteriyor.”
Söyledikleri ilginç:
“Araştırmalardan çok, kendi sokak gözlemlerimi önemsemişimdir. Sayın Baykal AKP yüzde 20’lerde derken doğru söylüyor. Tayyip Bey’in anketi, benim de elime geçti. Denge Araştırma Şirketi, kara kutusudur. Basına vermediği, en önemli araştırma şirketi Denge’dir. Denge’nin araştırmasında, AKP’nin oyu yüzde 29 çıkmıştır. Muhtemelen, Sayın Baykal bunu görmüştür.”
Şöyle devam ediyor:
“Tayyip Erdoğan da ‘Baykal’ın söylediğine 20 koyun’ derken, o da haklıdır. Siyaset yapıyor. Onun doğru yanı nedir? CHP’ye göre yaklaşık 10 puan fazla oyu var. Elbette siyasi bir lider 20 ekleyin diyecek.”
••••••••••
Bu noktada…
Önümüzdeki süreçte yaşanacak sorunlar ve seçim siyasetine dayalı uluslar arası ilişkiler konusunda da iddialı ve çarpıcı tahmine dayalı yorumları var.
İlki…
PKK terörüyle ilgili. Göksel diyor ki:
“Önümüzdeki dönemde, PKK terörü artacaktır. Şu anda çocukları görüyoruz ama PKK’nın Kürt kadınlarını sahneye iteceğini zannediyorum. Çok büyük bir gerilime, büyük çatışmalara arifedir bu. Felaket tellalı gibi gözükmek istemiyorum ama bunlar büyük şehirlere yayılacaktır. Büyük şehirlere taşımanın provaları yapılıyor. PKK eylemleri sokağı tehdit ediyor.”
Şu sözlerinin de altını çizmek gerekiyor:
“İkincisi, PKK’nın en önemli stratejilerinden birisi şu: Batıdaki Türkleri, Kürtlere saldırtmak. Batıda Türkler, Kürtlere saldırırsa, PKK’ya hiç sıcak bakmayan Kürtler, PKK’ya sığınmak zorunda kalırlar. İzmir’deki yürüyüşte ve Edirne’de bunlar yaşandı.  Devletin bunu da görmediğini düşünüyorum.”
Bir de…
Hükümetin İsrail ile yaşadığı gerginliği farklı bir pencereden yorumluyor:
“İsrail’le son 1 yıldır yaşanan gerginliğin AKP iktidarıyla alakası yok. AKP iktidarı, İsrail ile hep müttefik oldu. Ben hala bütün çatışmalara rağmen, kısmi müttefiklik olduğunu ve AKP’yi desteklemek için bazı tezgâhlar olduğunu da iddia ediyorum.”
Geçen yıl Davos’ta yaşananları da bu kapsama aldıktan sonra alçak koltuk krizi ile devam ediyor:
“Bana göre, hepsi İsrail’in planı. Bu son olayda, biliyorsunuz Obama seçimde, seçmene vaatte bulunduğu için, İsrail’e karşı mesafeli duruyor. Son olayın, İsrail tarafından planlandığına inanıyorum. Kameraları içeriye getiriyor, görüntü aldırıyorsunuz, alçaklık lafını özellikle söylüyorsunuz. Çok büyük bir proje bu.”