Galiba… Bir grup gazeteci dün sabah siyasetin yeni durumu ile ilgili, belki de çok yakında çok önemli hale gelebilecek bir gelişmenin başlangıcına tanıklık ettik.
Önce…
Bir anda kamuoyu gündeminde bomba etkisiyle patlayan kaset skandalı sonrası CHP Genel Başkanlığı’nı bırakan Deniz Baykal’ı, sabahın saat dokuzunda Mahfel’de kahvaltı yaparken gazetecilerle sohbetinde dinledik.
Açıkça söylemek gerekirse…
Zaten çok iyi konuşmacı olduğunu bildiğimiz Baykal’ın, aktif siyasetin dışında ve hatta biraz da uzağında kaldığı sürede kendini geliştirip yenilediğini gördük.
Öyle ki…
İnsanlık tarihinin kısa bir özetini yaptıktan sonra sözü getirdiği Dersim olayı ile ilgili yaklaşımı, aslında çarpıcı tespitler içeriyor.
Özellikle…
Yunanistan’dan, Yugoslavya’dan, Bosna’dan verdiği “insanlık tarihindeki etnik tasfiye operasyonları” örneklerinin ardından şu söylediği önemliydi:
“Siyasetin görevi, bu acıları yaşatmamak, kaldırmak için gereğini zamanında yapmak.”
İnsanların yaşadığı acı ve haksızlık bağlamında özel bir paragraf açtı:
“Silivri, bir büyük baskı ve haksızlık organizasyonu olarak ortaya çıkıyor. Bunu tarih yazacak.”
Tanımına…
“Bir Başbakanı idam ettik, Yassıada’yı yaşadık. Şimdi de Silivri hukukunu yaşıyoruz. Siyasetin görevi bu tür haksızlıkları önlemektir” ifadesini ekledi.
Sözlerine…
“Bundan sonra baskı ve zulüm üretmemeli, bunu engelleyecek politikaları da geliştirmeliyiz” diyerek devam ettikten sonra, toplumu ilgilendiren ve nefret içeren yaklaşımlara değinirken, Dersim konulu tartışmaları “üzüntüyle karşıladığını” vurguladığı tabloyu ortaya koydu:
“Geçmişe saygıyla, sevgiyle bakmak lazım. Anlayışla yaklaşmak lazım. Yaşanan olayları böyle değerlendirmek lazım. Ama ne yazık ki böyle olmuyor.”
Üzerinde durduğu nokta şu:
“Sanki yaşayan insanların sorunları önemli değil de, geçmişte yaşananlar daha önemli gibi gösteriliyor.”
Söylediği şu:
“Tarihle hesaplaşacağız derken, günümüzde yaşananlara daha sevgiyle yaklaşmak gerek. Bu ülkede parasız eğitim istediklerini söyledikleri için hapis yatan gençler var.”
Uyarısı da şu:
“Özür dilenmesini isteyenler de özür dileyenlerin oyununa düşüyorlar.”
Sonrasında…
Yani kahvaltı ve basınla sohbetin ardından Deniz Baykal ve arkadaşlarıyla biz gazeteciler, Heykel’deki Kent Müzesi’ne gitmek üzere Setbaşı’ndaki Mahfel’den hep birlikte çıktık.
Yol boyunca…
Yaşlısıyla, genciyle insanların önünü kesip elini sıktıklarını gördük. Baykal da kendisine el sallayanların olduğu işyerlerine girip tokalaştı.
İzlerken…
“CHP’nin önü açık ama Baykal’la olmuyor” yorumlarını anımsadık. Neşeli, dinç, kendini yenilemiş bir Baykal’ın yürüyüşü boyunca vatandaşlardan gördüğü ilgiyi önemsedik.
Kent Müzesi’nden sonra Atatürk Caddesi’nden Kapalıçarşı’ya inen, Emir Han’a giren, oradan Ulucami’ye çıkıp duvarlardaki hat tabloları ile ilgili bilgiler alan Baykal bugüne kadar gördüğümüz ve herkesin gördüğü Baykal’dan çok farklıydı.
Elini sıkmak, hatırını sormak, “Sizi özledik” demek, hatta bir hatıra fotoğrafı çektirmek isteyenlerin sergilediği sevecenlik dikkat çekmeyecek gibi değildi.
Kısacası…
Dün sabah Baykal’ın Bursa’daki yürüyüşüne tanıklık ederken, sanki yakın süreçte Türkiye’nin izleyeceği yeni bir siyasi yürüyüş hazırlığında olduğu hissine kapıldık.
Çünkü…
Gördük ki Baykal hazır ve yeniden toplumun içinde aktif olmayı çok özlemiş, kendini de yenilemiş.
–Günlük siyaset yok–
Baykal dün sabahki basınla sohbetinde genel bakış açısını ortaya koyan çok özel tespitler yaparken, günlük siyasi konular ve polemiklerden uzak durmaya özen gösterdi.
Örneğin…
“Bedelli konusunda benim de içimde neler var ama söylemeyeceğim, o konulara girmiyorum” dedi. Partinin yetkili kurulları olduğunu, bu konularda sorumluluğun onlarda olduğunu söyledi.
Aynı tavrı, Suriye ile ilgili sorularda da gösterdi ve “Bu da bedelli ile aynı kapsamda. O konuya da girmiyorum” dedi.
–Masada kimler vardı?–
Mahfel’deki kahvaltılı sohbette Deniz Baykal’ın sağında CHP İl Başkanı Gürhan Akdoğan ile eski milletvekilleri Onur Öymen ve Kemal Demirel, İl Sekreteri Şenay Demiray oturuyordu.
Solunda…
Yılmaz Ateş, eski Parti Meclisi Üyesi Ali Nihat Irkörücü, eski milletvekili Abdullah Özer, İl Başkanvekili Selim Lümalı vardı ama Lümalı yerini Nilüfer Belediye Başkanı Mustafa Bozbey’e bıraktı.
Ayrıca…
Osmangazi İlçe Başkanı Yücel Akgün ile Nilüfer’in eski ilçe başkanı Metin Çelik salondaydı.