Bayramın birinci günü akşamı Ayvalık’a giderken yolda trafik yoğunluğu olduğunu düşünmüştük. Buna karşın hiç durup bekleme yapmaksızın gideceğimiz yere vardık.
Kısa da olsa güzel bir tatilin ardından pazar günü aracımızın kontak anahtarını çevirdiğimizde saat 13.00’ü biraz geçiyordu.
Havran’dan dağa doğru Karayolları çalışması nedeniyle yolun tek şeride düştüğü iki noktada takıldık ama yapılan yolu görünce “bir daha sıkıntı yaşanmayacağı” düşüncesiyle üzerinde durmadık.
Fakat…
Balıkesir’e ulaşıp da Bursa-İzmir yoluna çıkınca kâbus gibi bir trafiğin içinde kaldık.
Çeşme’de, Kuşadası’nda, Didim’de, Fethiye’de, Bodrum’da, Kaş’ta, Marmaris’te, Datça’da, kısacası Ege’nin tüm güzel sahillerinde bayram tatillerini geçiren İstanbullular akın akın dönüş yapıyorlardı.
Susurluk’taki outlet alışveriş merkezlerine 13 kilometre kaldığını gösteren tabelanın hemen önünde frene basıp durduğumuzda “ileride kaza olabileceğini” düşündük. Fakat oradan itibaren Susurluk’a kadar olan mesafeyi birinci viteste ve dura kalka geçtik.
Neyse ki…
Alışveriş merkezlerine ve Susurluk’taki mola yerlerine girenler sayesinde yol biraz hafifledi.
Ama…
Karacabey’i geçtikten sonra yol kent içinden bile daha fazla sıkıştı.
Şöyle de söyleyebiliriz:
Biri çıkıp da İzmir Yolu trafiğinin Heykel trafiğinden daha sıkışık olduğunu, hatta Heykel’de trafiğin İzmir Yolu’ndan daha hızlı aktığını söyleseydi inanmazdık.
Ama…
Pazar günü bunu yaşadık. Karacabey-Bursa arasında yolun büyük bölümünde araçlar üçüncü vitese bile çıkamadılar. İki şerit tam dolu ve tampon tampona bir yolculuk oldu. Koca İzmir Yolu’nun yetersiz kaldı.
Sonuçta…
Normal bir trafikte 3.5 saatlik Ayvalık yolunu pazar günü 7.5 saati aşkın sürede tamamlayabildik.