BUDO ile rekabetin dinamizm ve yolcu artışı getirdiğini gören İDO, ro-ro projesini otoyoldan sonra ele alacak

Kendisini tanıyan herkes gibi biz de aynı görüşteyiz… İDO Genel Müdürü Ahmet Paksoy kesinlikle sıradışı bir bürokrat.
İDO’yu kuran olması, büyüten olması, İstanbul dışı seferleri başlatan olması, sonra da şehir hatları vapurları ve deniz otobüsü-feribot taşımacılığı olarak ikiye bölüp özelleştiren olması onun ufkunun ne kadar geniş olduğunu gösteriyor.
Aslında…
Bir gemi mühendisi olarak teknik adam ve Doçent olarak da bilim adamı özelliklerine sahip.
Üstelik…
Karadenizli olmanın sıcakkanlılığıyla da girgin ve hoşsohbet.
Masasında oturan bir bürokrat hiç değil. Sürekli olarak İDO’nun iskelelerine gidiyor, çalışmaları yakından bizzat gözlüyor, kendi tespitlerini yapıyor.
Nitekim…
Dün böyle bir turda, Eskihisar, Topçular, Yalova’ya kadar gelmişken Bursa’ya da geçti ve sürpriz yapıp ziyarete geldi.
Paksoy’yla…
İDO’nun Bursa-İstanbul arasındaki taşımacılığını konuştuk. Aslında, 20 gün kadar önce İstanbul’daki çalışma ofisinde yaptığımız sohbetin devamı oldu.
O gün söylediğini, dün de tekrarladı:
“Bizim için öncelikli olan yolcu sayısını arttırmak. Şu anda bunu başarmış bulunuyoruz. Bursa-İstanbul arasında günde 14-15 sefer yapıyoruz ve doluluk oranımız çok iyi.”
Şunu da bir kez daha ekledi:
“Hiç kuşku yok ki, bunda BUDO’nun getirdiği tatlı rekabetin de etkisi var. Bizi dinamik kıldı, kendimizi gözden geçirdik, eksiklerimizi giderdik.”
Gazeteci dost, İDO Basın Müşaviri Tolga Uyar’ın da bulunduğu sohbette Paksoy’a, ro-ro projesini sorduk.
Güldü ve şunu söyledi:
“Mudanya’ya ro-ro seferleri planlamıştık ama sizin yazılar etkili oldu, başaramadık. Tirilye tarafında gösterilen yerler de bize cazip gelmedi.”
Düşüncesi şu:
“Ama otoyolun yapımını yakından izliyoruz. Gemlik Serbest Bölge’den otoyola olan bağlantı çok önemli. Otoyol bittiğinde bu güzergahta ro-ro projesini yeniden gündeme getirebiliriz.”