Artık herkes kabul ediyor ki, Demokrat Parti-Anavatan Partisi birleşmesi iyi niyetli çabalara rağmen amacına ulaşamadı ve kağıt üzerinde kaldı. Olağanüstü kongreler sürecinde de Anavatan kökenliler dışlandıklarını hissedince kopuşlar başladı.
Bu kopmaların Yıldırım İlçe’ye sıçradığı ortamda DP Yıldırım İlçe Başkanı Turgut Topçu suskunluğunu bozdu ve sert bir açıklama yaptı.
Birleşme sürecini de açıklaması içinde değerlendiren ve dün bu sayfalardan aktardığımız Topçu’nun, istifaların perde arkasıyla ilgili iddiaları dikkat çekiciydi.
Özellikle…
Bu istifaların bazılarından Anavatan’ın son il başkanı olan Meliha Bağcıoğulları’nı sorumlu tutan sözleri Anavatan kökenlileri hem üzdü, hem de tepkilerine neden oldu.
İlk tepki…
Dün Topçu’nun açıklamalarını yayınlamamızdan hemen sonra internetteki sosyal paylaşım sitesi Facebook’ta Anavatan Bursa sayfasından geldi.
Sayfada yapılan duyurularda, Topçu’nun açıklamaları kabul edilemez bulundu ve “hemen istifa etmesi” yolunda çağrı yapıldı.
Ardından…
Topçu’nun açıklamalarında adı geçen Meliha Bağcıoğulları’ndan elektronik posta aldık. “Yazıyı hayretle ve üzülerek okuduğunu” vurgulayan Bağcıoğulları, gönderdiği açıklamasında görüşlerini şöyle dile getiriyor:
“Birleşme sonrası yaşanan süreci biliyorsunuz mahkemeler, kayyumlar… Ta ki tüm Anavatanlı arkadaşlarımızın dışarıda kalmasına kadar. Yine de ne basında ne de herhangi bir yerde olumsuz bir beyanımız olmadı.”
Şunun altını çiziyor:
“Ama siyaset yapmak isteyen genç arkadaşlarımız var. Bizim de bu arkadaşlara karşı sorumluluğumuz var. Bunların neticesinde aylardır arkadaşlar bir araya gelip karşılıklı istişare yapalım diyorlardı.”
Şunu da özellikle vurguluyor:
“Hatta bu meşhur(!) toplantıları yapmadığımız için bizi protesto etmek amacıyla istifa eden arkadaşlar oldu. ‘Biz hem çok sevdiğimiz partimizi kapattık, hem de parti içersinde yer almadık. Bize verdiğiniz sözler bunlar değildi’ diyerek bizi eleştirmeye başladılar.”
Sonra da…
Kendi aralarında yapılan toplantı kararının nasıl alındığını ve neler olduğunu anlatıyor:
“Sayın Orhan Efe ile birlikte bu toplantıyı organize ettik. Kaldı ki, toplantı Sayın Cindoruk’un bilgisi dahilinde yapıldı. Bu toplantının amacı sadece görüş alışverişinde bulunmak, aramızdaki iletişimi güçlendirmekti. Ne bir isim zikredildi, ne de bir kimse suçlandı. Sıkıntılar genel olarak ifade edildi.”
Söz toplantıdan açılınca da kendisine yönelik eleştiriye cevap veriyor:
“Yıldırım’daki istifalarla uzaktan yakından ilgim yok. Erdal Altun arkadaşımız istifa ettikten sonra beni aradı. Ben de Sayın Topçu’yu arayarak bunların dedikodu olduğunu, toplantıda hiçbir şekilde kendisiyle ilgili bir şey konuşulmadığını söyledim.”
Bu noktada…
“Hayret edişim, bu konuyla nasıl ilişkilendirildiğimedir” diyor ve üzüntüsünü şu sözlerle dile getiriyor:
“Üzüntüme gelince… Sayın Topçu’nun her zaman önce kendisine düzgün kişiliğinden dolayı ne kadar saygı duyduğumu söyleyip sonra adını zikrederim. Buna karşın, siyasi yaşamımda şimdiye kadar beni hiç kimsenin Sayın Topçu’nun kelimeleriyle kelimelerle suçlamadı. Hatta, tam aksine, çok iyi niyetli olmamdan dolayı sürekli eleştirilirim. Tüm yapıcı davranışlarıma karşı Sayın Topçu’nun beni bu sözcüklerle suçlamasından duyduğum üzüntüyü kelimelerle anlatamam.”
kapanmış bir partinin son il başkanı ve birleşme sırasında aktif rol oynamış bir siyasetçi olarak konunun farklı bir boyutunu ortaya koyuyor:
“Keşke herkes empati yapabilse de ne durumda olduğumu bir anlayabilse. Dün ilçe başkanı, il ve ilçe yöneticisi, hatta delege olan arkadaşlarım bugün üye bile değiller.”
Son cümlesinde ise kararlı duruş var:
“Tüm teşkilatımın vebalini boynumda hissediyorum. Susuyorsam söyleyecek sözüm olmadığımdan değil siyasi nezaketimdendir.”
••••••••••
Bu arada…
DP Yıldırım İlçe Başkanı Turgut Topçu’nun açıklamalarıyla ilgili bir bilgilendirme notu da, DP Yıldırım İlçe Yönetim Kurulu’ndan istifa eden Anavatan kökenlilerden biri olan Mukadder Molla Eryazar’dan geldi.
Cevap hakkı kapsamında, Topçu’nun açıklamasında istifa nedenlerinin yanlış yansıtıldığını kaydeden Eryazar şunları söylüyor:
“Israrla tekrar belirtiyorum: Şu ana kadar gerçekleşen 4 istifa da DP-ANAP birleşmesinden doğan sıkıntılardan dolayı değil, Yıldırım İlçe Yönetimindeki bazı arkadaşların kişisel ve siyasi çıkarları doğrultusunda, ilçenin yanlış ve tutarsız yönetilmesinden kaynaklanmıştır.”
Sonra da şu bilgiyi veriyor:
“Sayın Topçu’nun ‘İki bayan arkadaşımız’ diye söz ettiği kişiler, 12 Temmuz’da istifa eden Başkan Yardımcıları ben Mukadder Molla ve Nazan Turgut’tur. Bizim istifa nedenimiz, Başkan’ın da belirttiği gibi iki partinin birleşmesi ile ilgili değildir. Ancak istifa nedenimiz ‘kişisel ve özel’ denilerek, siyaset dışındaki kişisel ve özel hayatımızla ilgiliymiş gibi yanlış yansıtılmaktadır. Oysa buradaki ‘kişisel’ kelimesinin anlamı; Yıldırım İlçe Yönetimi ile yönetim biçimine ilişkin kişisel anlaşmazlıktır. Bunu özellikle belirtmek isterim.”
Şunu da ekliyor:
“Yönetim Kurulu’nda yer alan diğer bayan arkadaşımızın istifa nedeni ise; Yönetim Kurulu üyelerinden aldığı tepkiler değil, ilçedeki yanlış yönetimden kaynaklanan karışıklıktır.”
Şöyle devam ediyor:
“Başkanvekili Sayın Erdal Altun sadece Yıldırım İlçe’de değil, diğer ilçelere bile örnek teşkil edecek şekilde bulunduğu her ortamda DP-ANAP birleşmesi ile ilgili olumlu görüşler belirtmiş ve ANAP kökenli arkadaşları sürekli olarak sakin-sabırlı olmaya, yıkıcı değil yapıcı olmaya davet etmiştir. Sayın Topçu’nun ‘meşhur’ diye söz ettiği Anaplılar’ın toplantısına katılması ise, Anap kökenli biri olarak son derece doğaldır. Kendisine atfedilen ‘Bize Yıldırım’da eziyet ediliyor’ sözü ise saptırılmış bir sözdür.”
İstifalara şöyle bakıyor:
“Ayrıca istifa edenler Sayın Topçu’nun dediği gibi senaryo yazmadılar. Tam tersi, yönetimdeki bazı kişiler tarafından haklarında yazılan gerçek dışı senaryolara uymadıkları, kabul etmedikleri için istifa ettiler.”
Son olarak…
“Sayın Turgut Topçu’nun başarılı siyasi geçmişi herkes tarafından bilinmektedir. Ayrıca birleşmenin olduğu ilk günlerde biz Anap kökenlilere de son derece yakın davrandığını, ayrım gözetmediğini kimse inkar edemez” diyor ve ekliyor:
“Keşke bu tarafsız ve iyi niyetli tavrını sürdürebilseydi.”