Galiba… Öncelikle meydan görüntüsü üzerine yorum yapmak gerekiyor. Söze ya da yorma da şu noktadan başlamak daha doğru olacak gibi gözüküyor:
Kemal Kılıçdaroğlu’nun ilk Bursa programı çok yoğun bir şekilde organize edilirken ilçeler ağırlıklı bir program hazırlandığını üç gün önceki basın toplantısında söylemişti.
Program kapsamında…
Kılıçdaroğlu’nun 13 ilçeye ve 5 belediyeye ziyareti söz konusu.
Nitekim…
Dün akşam İnegöl’e uğradı ve gecikerek gelmesine karşın iyi bir kalabalık tarafından karşılandı. Bugün Nilüfer Belediyesi’nin yüzme havuzunu açtı, Karacabey’e, Mustafakemalpaşa’ya, Çeltikçi’ye gitti. Yarın da ziyaretler sürecek.
Dışarıdaki program bu kadar geniş olunca, doğal olarak ilçelerden merkezdeki mitinge katılım olmadı ve bu da Şehreküstü Meydanı’nda ciddi bir şekilde hissedildi.
Kılıçdaroğlu’nu kendi ilçesinde ya da bölgesinde gören sempatizanları ve partililer, yazın bu sıcak gününde Şehreküstü Meydanı’na gelmeye gerek görmediler.
Ayrıca…
Bu sıcak havada, üstelik siyasi tansiyon henüz yükselmemişken özel kalabalık organizasyonu yapmadan miting düzenlemek ciddi bir risk. CHP İl Başkanı Gürhan Akdoğan ve yönetimi o riski aldı.
Bu açılardan bakıldığında…
Yalnızca merkezden ve de kendiliğinden toplanan bir kalabalık olarak Şehreküstü Meydanı görüntüsü iyi.
Daha açık söylemek gerekirse…
Şehreküstü’de yalnızca merkezde ve kendiliğinden toplanan insanlar vardı.
Ama…
İktidara yürüme, üstelik bu yürüyüşü Bursa’dan başlatma iddiasındaki bir partinin Bursa’daki ilk mitingi olarak bakıldığında, ortada moral bozucu bir tablo var.
Zaten…
Miting dağılırken parti örgütünün kendi aralarındaki konuşmalarında bu moralsizlik görüldü.
Bununla birlikte…
Havanın aşırı sıcak olması nedeniyle CHP İl örgütünün çok iyi organize olup meydanda çalıştıklarını, polis barikatını geçen herkese su verildiğini eklemek gerekiyor.
Ama…
Şehreküstü Meydanı’na gelenlere dağıtılan suyun markası Baykal Su’ydu. İnsanların ellerinde Baykal Su şişeleriyle Kılıçdaroğlu’nu dinleyip alkışlamaları ise daha farklı esprilere yol açtı.
Kılıçdaroğlu mitingini Baykal mitingleriyle karşılaştırdığımızda ortaya daha başka bir fark çıkıyor.
O farklardan biri, Baykal’ın, yani liderin meydana gelişi, bekleyen topluluğa hissettiriliyordu. Oysa Kılıçdaroğlu’nu taşıyan otobüs meydana sessizce giriverdi.
Sonra…
Baykal’ın anons edilmesi bile lideri öne çıkaran bir özellik sergiliyordu. Kılıçdaroğlu’nun anonsunu yapan yenin anonsçu ise “Mehmet Sevigen taklidi vurgulamalar” yapmaya çalışmaktan öteye geçemedi.
Bir de…
Anonsçunun, bugüne kadar CHP’de ilk kez görülen bir şekilde Genel Sekreter Önder Sav’ı tanıtması, bunu da “Hukuk ve özgürlük savaşçısı” gibi özel tanımlamalarla yapması ilgi çekiciydi.
Bu özel vurgu, Kılıçdaroğlu ile birlikte Sav’ın CHP’nin gölge liderliğinin öne çıkması olarak da yorumlanabilir.
Tamam…
Kılıçdaroğlu’na liderlik yolunu Sav açtı ama bu minnet borcu acaba ne kadar devam eder, ya da etmeli? Bu sorunun cevabı da çok yakında önemli hale gelebilir.
Yine…
Otobüsün üstünde yağılan tanıtımlarda İl Başkanı Gürhan Akdoğan anons edildiğinde topluluktan “Bursa seninle gurur duyuyor” sloganı yükselmesi de Akdoğan’ın farklılığının farkedildiğini gösterdi.
Kılıçdaroğlu’na gelince…
Meydana, miting saati olarak duyurulan saat 19.00’dan yalnızca 16 dakika gecikmeli girdi. Bu, gerçekten inanılmaz bir randevu saati titizliğini ortaya koyuyor. Saat 19.25’de başlardığı konuşmasını saat 19.52’de tamamladı ve 27 dakikalık bir konuşma yaptı.
Doğrusu…
Bu durum, meydandaki topluluğun daha fazla yorulmaması açısından iyiydi belki ama saatlerce beklenen ve ne söyleyeceği merak edilen yeni bir lider için çok kısa bir miting konuşması oldu.
Yanı sıra…
Konuşmasında bir bütünlük yoktu. Kesik kesik konuştu, kopuk kopuk konulara değindi.
Buna karşın…
Sloganlara dayalı bir konuşma yaptı. Sloganlar da, seçildiği kurultaydaki konuşmasının eksenini oluşturan yolsuzluk-yoksulluk-işsizlik çizgisinde tüyü bitmemiş yetim hakkı üzerine kuruluydu.
Hedefinde Başbakan Recep Tayyip Erdoğan vardı. Bazen Recep Bey dedi, bazen Sevgili Recep diye seslendi. Ama konuşmasının bitiminde Erdoğan gibi o da halka otobüsün üstünden kucak kucak karanfil attı.
Böyle bir ortamda…
Kılıçdaroğlu’nun sık sık “Başbakan Kemal” sloganlarıyla kesilen konuşmasındaki sloganlardan bazıları şöyleydi:
• “Bir değil, on değil, bin değil, milyonlarla gideceğiz, temiz siyaseti getireceğiz.”
• “Yetim hakkı yiyenlerden hesap soruncaya kadar gideceğiz.”
• “Bursaspor tarih yazdı. Şampiyonluk kupasını Bursa’ya getirdi, Anadolu devrimi yaptı. Biz de Anadolu devrimini Bursa’dan başlatacağız.”
• “Bu kardeşiniz sizin gibi, sizden biridir. Mücadelesi sizin içindir.”
• “Siyasete yırtık ayakkabıyla girip Üsküdar’da havuzlu villada oturanları biliyorsunuz değil mi?”
• “Ben Recep Bey’e inanıyorum, kriz onu gerçekten teğet geçti. Çoluk çocuk iyi durumdalar.”
• “Bu hükümet telekulak hükümetidir.”
• “Bunlar demokrasiyi diyorlar, demokrasiyi kaldırdılar. Hak diyorlar hakkı kaldırdılar. Şimdi anayasa diyorlar, Paşaların anayasasından daha ağır anayasa getiriyorlar.”
• “Sıra geldi Recep Bey’in düzenini ve kimyasını bozmaya. Onu da yapacağız.”
• “Bırakın tüyü bitmemiş yetimi, anne karnındaki çocuğun bile hakkını yediler.”
• “Ben sizin için çalışacağım, beraber savaşacağız.”
• “Oyunuza ihtiyacım var. Haramilerin iktidarını yıkmak için yola çıktık, destek istiyorum.”
Topluluk meydandan dağılırken, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun da Bursalı tekstilci Ahmet Yaşar’ın davetlisi olarak, dar katılımlı bir grupla Arap Şükrü’de yemek yiyeceği kulağımıza geldi.