Medyanın oluşturduğu “kurultayda geri dönebilir” düşüncesi Baykal için en büyük tehlike. Çünkü…

Siyaset anlayışı, politik uygulamaları, Cumhuriyet Halk Partisi’ni yönetme biçimi elbette çok tartışılıyordu. Buna karşın kızanları, hep eleştirenleri bile Deniz Baykal’ın dürüstlüğü ve ailesine bağlılığı konusunda hiç olumsuz yorum yapmadılar, aleyhinde tek kelime bile etmediler.
Ne var ki…
Siyaseten yıkılamayan Deniz Baykal, hiç akla gelmeyecek şekilde bir yatak odası görüntüsü ile bunca yıldır siyasette elde ettiği tüm birikimi terk etmek zorunda kaldı.
Görüntülerin yayınlanmasından sonra CHP Genel Başkanlığı’nı bıraktığı açıklaması elbette sürprizdi ama herkes bu davranışını önemsedi.
Hatta…
Çoğu kimse bu adımı “Bir siyaset adamının ders olabilecek tavrı” olarak tanımladı, o şekilde değerlendirdi.
Açıkça söylemek gerekirse…
Baykal’ın bunca muhalifle yıllar süren siyasi mücadeleleri hep kazandıktan sonra bu şekilde gidişi bizim de içimize sinmedi. Keşke gidişi bir görüntü kasetinden değil, siyasi yoldan olsaydı.
Fakat…
CHP Genel Başkanlığı’nı bıraktığını, kurultaya da katılmayacağını açıklamış olmasına karşın medyadan başlayan ve siyaset kamuoyuna yayılan bir düşünce var.
Denilen ya da genel kabul gördüğü gözlenen düşünce şu:
“Baykal bıraktığını söyledi ama onun gibi birisi kolay kolay bırakmaz. Düştüğü bu durumu koz haline getirmek için bu açıklamayı yapmış olabilir. Şimdi Baykal’a bağlı olan delegeler kendisinin katılmadığı kurultayda yeniden aday gösterir ve seçerler. Bu da Baykal’ın kurultaydan güvenoyu alması anlamına gelir ve yola devam eder.”
Gördüğümüz kadarıyla…
Bu düşüncede olanların sayısı hiç de az değil.
Aslında…
Baykal için en büyük tehlike bu düşüncenin çok hızlı bir şekilde yayılması ve genel olarak da kabul görmesi.
Çünkü…
Böyle bir düşünce, Baykal’ın istifasını sanki ciddi değilmiş gibi bir havaya sokuyor. Bu da, az önce vurguladığımız gibi bir siyaset adamının ders olabilecek tavrı anlayışını bozuyor ve dahası Baykal için zarar verici bir hale bile dönüşüyor.
Dahası…
Böyle bir düşüncenin daha da yaygınlaşması, Baykal’ın istifasını açıklarken söylediği ve dinleyenlerin gözyaşlarını tutamamalarına yol açan “alçakça komplo ile mücadele edip hodri meydan diyebilmek” arzusuna bile ciddi şekilde zarar verir.
O nedenle…
İstifanın ciddiyetini bozacak ve inandırıcılığını ortadan kaldıracak bir beklenti düşüncesini önlemek de öncelikle CHP yönetim kademelerine ve parti örgütüne düşüyor.
CHP yönetimi için ciddi bir sorun da, kurultaya 10 gün kala yeni bir lider bulabilmekte.
Ankara’dan gelen haberlere göre CHP kurultayı planlandığı şekilde 22 Mayıs’ta Baykal’sız yapılacak. Ortada bir yığın spekülasyon var. Herkesin kafasında farklı isimler oluşmasına karşın henüz kamuoyu önüne ciddi aday olarak çıkarılan ve genel kabul gören ya da heyecan veren bir isim yok.
Buna karşın…
CHP Genel Merkez kadrolarının sakin bir görüntü çizdikleri gözleniyor. Bu da insanın aklına “Acaba kurultayın rotası çizildi mi? Henüz açıklanmamış olsa bile yeni genel başkanın kim olacağına karar verildi mi?” sorularını getiriyor.
Görünen o ki…
Bu hafta sonu ve önümüzdeki hafta CHP için daha da sıcak ve bol spekülasyonlu geçecek.
Tabii…
Siyasette bu tür belirsizlik dönemlerinin kendi siyasi yıldızlarını yarattığını da unutmamak gerekir.