Devlet Bakanı Çelik, İl Başkanı Vardar’ı tartışanlara sert çıktı: Partiye zarar verenler karşılarında beni bulur

Nagip Vardar için, “Bursa siyasetinin bugüne kadarki en talihsiz il başkanı” dense yeri.
Evet…
Adalet ve Kalkınma Partisi Bursa İl Başkanı olarak seçilmesi herkes için sürprizdi. Ne var ki, kendisi aday olduğu için değil, rica edildiği için sabaha karşı görevi üstlenmek zorunluluğunu hissetti.
Görevi de…
“Benim siyasi terbiyem gereği görev verildiğinde kabul edilir” diyerek kabul ettiğini hep söyledi.
Daha seçildiği günden itibaren, AK Parti içindeki bazı yapıların belli bir hedefe yönelik spekülasyonlarının tam ortasında kaldı.
Bir ara hakkındaki söylentiler durur gibi oldu ama, son zamanlarda “AK Parti’nin karar verici mekanizmasının da ikna olduğu ve yerine isim arandığı” yolundaki spekülasyonlar ve bunun sonrasında yaşanan tartışmalar Nagip Vardar’ı yeniden Bursa siyaset kamuoyunun gündemine getirdi.
Üstelik…
Gündeme gelen iddialar ve sonrasındaki tartışmaların içinde Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve teşkilatların hoşnutsuzluğu gibi ifadeler de yer alıyor. Böyle bir ortamda neredeyse her gün bir başka isme il başkanlığı önerildiği haberleri de yayılıyor.
Üstelik…
Tartışmalara, AK Parti’nin Bursa’daki siyasi otoritesi konumunda olan Devlet Bakanı Faruk Çelik’in adı da son zamanlarda sık sık karıştırılıyor.
Peki…
Acaba Bakan Çelik gerçekten de bu tür yeni isim arayışlarının içinde mi?
Gazetelerde sık sık gündeme gelen bu konuyu, doğrudan kendisine sorduk.
Önce…
“İl Başkanı, kendisi bu göreve aday olan bir arkadaşımız değil. Genel Merkez’den gelen arkadaşların isteğiyle il başkanı olmayı kabul etti. Bunu unutmamak gerekiyor” anımsatmasını yaptı.
Sonra da…
“Ben il başkanlığı sürecine direkt müdahil olmadım” dedi ve AK Parti İl kongresi sürecindeki kendi tutumunu anımsattı:
“Çünkü il başkanlığı sürecinde yaşananlar ayrımcılığa, gruplaşmaya yönelikti. O nedenle seçim sürecinde sessiz kalmayı tercih ettim. Yaşananları da ibretle izledim.”
Net bir tespit yaptı:
“Süreci yöneteceğini zannedenler ciddi yanlışlar yaptılar. Açığa düştüler.”
Şu noktayı özellikle vurguladı:
“İlçe başkanlarının seçimi sürecinde 17 ilçe başkanını hep birlikte belirledik. Ben de öncülük ettim. Aynı durum il başkanlığı sürecinde de olabilirdi. Bunu yapabilirdik. Birlikte olabilirdik.”
Şu tespiti ise çok çarpıcı:
“Ama bazı arkadaşların öne geçmek, süreçten siyasi anlamda istifade etmek arzuları ortaya çıktı. Bu da sıkıntı oluşturdu.”
Şunu sorguladı:
“Oysa il başkanını hep birlikte belirleyebilirdik. Neden aceleci davrandılar anlayamadım doğrusu.”
İl kongresi sürecini sorgulayan değerlendirmelerinin ardından Devlet Bakanı Faruk Çelik partisi adına önemli bir uyarıda bulundu:
“2011 seçimleri çok önemli. AK Parti’ye yönelik olarak Türkiye’de yaşananlar seçimlerle direkt alakalı gelişmelerdir.”
Mesajı parti içine:
“Bunların dışında bir uğraşı içinde olanlar 2011 seçimlerinin önemini anlamamış olanlardır.”
Ardından…
“Ben yeni bir hatalı davranışa partililerin alet olmasını istemem. Bugünün ortamında bu doğru olmaz” dedi ve biraz da sert ifadelerle devam etti:
“İsim kullanmadan gazete köşelerinde yazı yazdıranlar ve AK Partili olduğunu söyleyip netice almak isteyenler AK Partili değiller. AK Partili olan sorumlu olandır.”
Bu noktada…
Siyasi bir değerlendirme yaptı:
“Enteresandır, bizim Bursa’da yerel-genel hizmetlerimizde karşımızda muhalefet yok. Ne CHP, ne de MHP var. Karşımızda muhalefet adına bir güç yok.”
Şu sözleri ise durum tespitinden çok yine parti içinde başka arayışlarda olanlara yönelik mesaj özelliği taşıyor:
“Ama medyaya bakıldığında, AK Parti’nin rakibinin yine AK Parti olduğu görülüyor.”
Bu noktada…
Bir kez daha Nagip Vardar’ın il başkanı oluş şekline sözü getirdi ve açık bir mesaj daha verdi:
“İl Başkanı, Genel Merkez’den gelen arkadaşların o sürecin şartları içinde aday olmasını istedikleri, talep ettikleri bir arkadaşımızdır. Şu anda hepimizin il başkanıdır.”
Hedefine yine gazetelerde isimlerini vermeden Vardar’ı tartışan ya da tartıştıranlara getirdi:
“Böyle süreçte, gazetelere isimlerini veremeyenlerin tartışma hakkı olmasa gerek.”
Şunu anımsattı:
“Bu partinin nasıl karar alacağı bellidir. Milletvekilleri vardır, yönetimleri vardır.”
Net bir tavır aldı:
“Bunları bir kenara bırakıp gazete köşelerinden kaos peşinde olanlarla hiçbir zaman siyaset yapmadım, yapmam.”
Şunun da altını çizdi:
“Parti içi konularda konuşmamam ve herkese eşit mesafede durmam gerektiğinin bilincindeyim. Ama partiye zarar geldiğinde sesimi yükseltirim.”
Son sözünü söyledi:
“Bilerek ya da bilmeyerek partiye zarar verenler karşılarında beni bulurlar.”