Dağ yamacındaki Bursa sel tehlikesini umursamıyor

Dağ yamacındaki Bursa sel tehlikesini umursamıyor Bursa, dağ yamacına kurulu bir kent ama sel felaketini kimse umursamadığından dağdan gelen dereler elbirliğiyle bozuldu. Ziya Güney, ovada su baskını olmaması için yamaçlarda yapılması gerekeni açıklıyor…

Gazeteler, televizyonlar Trakya ve İstanbul’da yaşanan sel felaketinin dehşet görüntülerini yayınlamaya devam ediyor.

Fakat…

Dün de bu sütunlarda vurguladığımız gibi, aynı felaket Bursa için de “potansiyel kabus” özelliği taşıyor.

Yani…

Her an Bursa’da benzer bir sel felaketi yaşanabilir.

Çünkü…

Biz de yıllardır dere yataklarını değiştiriyor ya da üstünü kapatıyor, çevresine ya imar izni veriyor, ya da içine sosyal tesisler yapıyoruz.

Nitekim…

Bursa’nın “belediyeciliğin ve şehirciliğin kitabını yazan” uzmanlarından olan, 1989-1999 dönemi Nilüfer Kurucu Belediye Başkanı olarak görev yapan, aynı dönem Büşükşehir İmar Komisyonu Başkanlığı’nı üstlenen Ziya Güney de aynı kaygıları yaşıyor.

Dün gönderdiği elektronik postada Bursa’ya ilişkin dünkü kaygılarımıza dikkat çeken Güney, önce 1989’da Gökdere’de suların yükselmesi sonucu Setbaşı Köprüsü altında DSİ tesislerine park eden araçların ovaya kadar sürüklenişini anımsatıyor.

Dönemin…

Büyükşehir Belediye Başkanı olan rahmetli Teoman Özalp ile birlikte gelişmeleri yerinden izleyip çalışmaları yönettiğini, gerekli önlemleri aldıklarını, çevre binaları boşalttıklarını belirten Güney, o güne ilişkin bilgi ve gözlemlerini bizimle paylaşıyor.

Ardından…

Yazınızda da belirttiğiniz gibi Bursa’mız için de Gökdere, Cilimboz, Nilüfer Vadisi, Karıncalı derelerine ilaveten, Yıldırım’da Deliçay çevresindeki yerleşim ve sanayi alanlarında sel riski bulunuyor” diyor.

Bu derelerin en kısa sürede ıslah edilmesini, çevrelerinde kaçak ya da planlı hiçbir şekilde yapılaşmaya müsamaha gösterilmemesini istiyor.

Cilimboz’un üstünün kapatılmasının ve Nilüfer Vadisi yatağının daraltılarak düzenlemeler yapılmasının taşkın riskini daha da arttırdığını kaydediyor.

Sonra da…

Çok önemli bir noktaya işarat ediyor:

“Kentimizin topoğrafik yapısı nedeniyle, üst mahalle ve semtlerden gelen sel suları, yapılan yağmur suyu kollektörlerine rağmen alt mahalellerde su baskınlarına yol açıyor.”

Bunu önlemenin yolunu gösteriyor:

“Üst mahalellerdeki cadde ve sokaklara asfalt yerine parke taş döşenmeli. Bu sayede suyun bir bölümü yer altına gider ve alt semtlere ulaşacak su miktarı azalır.”

Bu sayede…

Asfaltta boğulan çınarların yeniden yaşama ortamı bulabileceğini, altyapı arızalarına da yolu bozmadan müdahale edilebileceğini eklerken, “Batı, özellikle kent merkezlerinde asfaltı terkedeli yıllar oldu” diyor.

••••••••••

Tam bu noktada…

Şehircilik Uzmanı Ziya Güney’in dikkat çektiği; kentin üst kesimlerindeki, yani yamaçlardaki mahallelerden suyun büyük bir hızla alt kesimlerdeki, yani ovadaki mahallelere inmesi gerçeğini çok önemsiyoruz.

Çünkü…

Bursa’da köşe bucak her yer asfalt kaplı ve pürüzsüz zemin suyu daha da hızlandırarak aşağılara taşıyor.

Oysa…

Uludağ’ın eteklerinde kurulu bir yamaç kentinde yaşıyoruz. Böyle bir kentte, aşırı yağışta dağdan gelecek sel tehlikesi her zaman var.

Gelin görün ki…

Bursa’da yaşayanlar da, kenti yönetenler de bugüne kadar bu tehlikeyi hiç önemsemediler, umursamadılar.

Onun için…

İstanbul’daki felaketten, herkesten fazla Bursa’nın ders çıkarması gerekiyor.

…da, acaba ne kadar farkındayız?

Düşman işgalinden kurtuluşun 87. yıldönümünde Saadet Yıldırım’dan öneri: Hacivat Deresi Şehitliği

Bursa’nın geçmişinde, kent hafızasına kazınan kara bir dönem var: 2 yıl 2 ay 2 gün süren işgal dönemi.

O dönemi sona erdirmek için müthiş kurtuluş mücadelesinde şehitler verildi.

Bugün, o düşman işgalinden kurtuluşun 87. yıldönümü.

Şartlar ne olursa olsun, dönemsel süreçler nereye ulaşırsa ulaşsın, işgal dönemini hiç unutmamamız gerekiyor.

İşte…

Böylesine önemli günde, Saadet Partisi Yıldırım İlçe Başkanı Ali Mollasalih ve arkadaşlarından çok önemli bir öneri geldi.

Mollasalih diyor ki:

“Yıldırım sınırlarındaki Hacivat Deresi, Bursa’nın kurtuluşu mücadelesinde çok önemli bir mevzi olarak yer tutuyor. Burada şehitler verdik. Fakat Hacivat Deresi çevresinde yaşayanlar ve yanından geçenler bunu bilmiyorlar.”

Ardından…

Bursa’nın kurtuluşu sırasında Hacivat Deresi yanındaki çarpışmalarda şehit olanların önce buraya gömüldüklerini, fakat daha sonra Tophane’deki şehitliğe nakledildiklerini aktaran Mollasalih şöyle devam ediyor:

“Şehitlerimizin Tophane’de Orhan Gazi türbesinin yanına taşınması, o yıllarda doğru bir karardı. Ama bugün dere ıslah edildi, çevresindeki yapılaşma düzenli hale geldi. Belki yakında cazibe merkezine dönüşecek.”

İsteği şu:

“Şehitlerimizi ilçemize, Yıldırım’a geri istiyoruz. “

Bir de önerisi var:

“Hacivat Deresi kenarına, Bursa’yı kurtarmak için gözünü kırpmadan canlarını veren şehitlerimiz için İstiklal Harbi Şehitliği ve Anıtı ile parkı yapılmalı.”

Şunu da ekliyor:

“Biz bunu bir vatan borcu görüyoruz. Anıt ile şehitlerimizin yaşatılacağını düşünüyoruz. Bu güzel şehir için canını verenlere karşı bunu tarihi bir borç kabul ediyoruz.”

Dün, çok özel bir günde bu açıklamayı yapan SP Yıldırım İlçe Başkanı Ali Mollasalih, hazırlattığı şehitlik ve anıt projesini de belediyeye teslim edecek.

Gürkan Kaya yol ayrımında

Diş Doktoru Gürkan Kaya adını Bursa kamuoyu Yurt Partisi İl Başkanı olarak duydu, samimi çabalarını gördü.

2007’de bağımsız milletvekili adayı oldu. Demokrasi amaçlı oluşumlara destek verdi, sosyal vakıf ve derneklerde görev aldı.

Abdüllatif Şener liderliğindeki Türkiye Partisi’nin il başkanı olacağı beklentisi vardı ama o İlyas Kara başkanlığındaki yönetimde görev aldı.

Son günlerde, Kaya ve bir grup arkadaşının yönetimde yol ayrımına geldiğini duyuyoruz.

Bu arada, TP de teşkilatlanmayı sürdürüyor.

Son olarak…

İnegöl’e bağlı Yenice beldesinde iki dönem belediye başkanlığı yapan, 29 Mart seçimleri sonrası da İnegöl Belediye Başkan Yardımcısı olarak görevlendirilen Ramiz Yiğit, TP İnegöl İlçe Başkanı oldu.

Bunun üzerine Yiğit, belediye ve belediye şirketlerindeki görevlerinden istifa etti.

Otıosansit’te öfkeli üyeden müdüre bıçak

Tarih 20 Ağustos 2009… Otosansit Başkanı Musa Hüroğlu ve yönetim kurulundaki arkadaşları, kazandırdıkları idare binası ve içindeki salonları tanıtmak amacıyla basın toplantısı düzenlediler.

Fakat…

Yönetime tepkili bazı kooperatif ortakları grup halinde toplantının yapılacağı salona geldiler ve adeta baskın görüntüsü verdiler.

Üstelik…

Kimileri, yönetim karşıtı ifadelerin yazılı olduğu karton dövizler taşıyorlardı.

O gün…

Hüroğlu’nu suçlayıcı döviz taşıyan bir üye, öfkeli konuşmasıyla da dikkat çekmişti.

İşte o ortak, 1212 ortaklı kooperatifin sonuçlandırılması için gerekli hesap kapatma nedeniyle öfkelendi ve akşam vakti yönetim bölümüne gitti.

Üstelik…

Bu kez elinde döviz değil, bıçak vardı ve kuruluşundan beri Otosansit Müdürü olarak görev yapan Emel Sengel’i hedef aldı.

Sengel eğilmeseydi, büyük bir tehlike yaşayacaktı. Eğilince bıçak başının üstüne geldi, oradan da oturduğu koltuğu parçaladı. Emel Sengel’in başına 8 dikiş atıldı.

Her kooperatifte sorun yaşanır, kimileri haklı olduğunu savunur. Ama hiçbir zaman insan hayatına yönelik bıçaklı saldırı olmaz. Bu kez tepki çok tatsız ve gereksiz bir noktaya ulaştı.

Olay çok üzücü.Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Olay Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. 11-9-2009

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*