Demiryolu altı siyasetinden sonra varoşlar siyaseti

Demiryolu altı siyasetinden sonra varoşlar siyaseti  Bursa siyaseti 40 yılda eksen değiştirdi. Yeşil-Çekirge hattından sonra 90`lı yıllarda da Demiryolui Altı siyaseti literatüre girdi. Şimdi ise oy depoları olarak görülen varoşlar siyaseti gerçeği var…

Bursa’da siyaseti etkileyen ilginç bir seçmen dağılımı söz konusu.

70’li yıllara kadar Heykel-Altıparmak ve Kapalıçarşı-Uzunçarşı hattı siyaset eksenini oluşturuyordu.

Sonra…

70’li yıllardda siyaset aksı uzadı ve Yeşil-Çekirge hattına taşındı. Çarşı ise etkinliğini korudu.

70’li yılların sonun başlayıp 80’li yıllarda yoğunlaşan gelişmeyle Yeşil-Çekirge hattının altında ve üstündeki mahalleler devreye girdi. Bunun sonucu siyasetin akışı da kent eşrafının yaşadığı bölgeden sabit gelirlilerin yaşadığı yerlere doğru değişti.

Ardından…

90’lı yıllarda siyaset literatürüne Demiryolu altı siyaseti kavramı girdi. O süreçte, kente yeni yerleşim bölgeleri eklendi ve sürekli çoğalan yeni Bursa’lar siyaseti farklı yönlendirdi.

Nitekim…

90’lı yılların son bölümünde kaçak mahallelerle siyaset varoşları farketti. Bu da varoşlar siyaseti diye yeni kavramla tanışmamızı sağladı.

Son dönemde ise…

Bursa’da seçimin sonucunu da, siyasetin geleceğini de varoşların tayin ettiğini görüyoruz.

Bunun da nedeni çok basit:

Kent merkezini oluşturan yerleşim yerlerinde bir evde iki, en fazla dört seçmen oluyor.

Ama…

Varoşlarda toplu oylar ortaya çıkabiliyor. Aynı evde 10-15 seçmene de, aynı sülalenin birlikte hareketine ya da aynı sokaktaki hemşerilerin ortak kararına rastlanabiliyor.

Sonuçta…

Bursa’da bir dönemin simgesi Demiryolu altı siyasetinden sonra, oy deposu varoşlar siyasetibelirliyor.

Başbakanın Davos tavrı nerede destek buluyor, neleri de ıskalamış kabul ediliyor?

Başbakan Erdoğan’ın Davos’taki tavrı çok önemli ve toplumdtan da destek buluyor.

Fakat…

Yapılan yorumlarda konu daha çok Amerika ve İsrail ilişkileriyle ilişkilendiriliyor.

Biz de…

Amerikan Türk Konseyi Yönetim Kurulu Üyesi ve akademik kariyeri gereği Ortadoğu Uzmanı farklı boyutları Bahçeşehir Üniversitesi Hükümet ve Liderlik Okulu Başkanı Burak Küntay’a sorduk.

Söze şuradan başladı:

“Moderatör gerçekten haksızlık yaptı. Peres’in konuşması da yapıcı değildi, ağır sözler söyledi. Fakat Başbakan Erdoğan’ın söyledikleri de ağırdı.”

Değerlendirmesi şu:

“Eğer Peres, Başbakan Erdoğan’ın söyledikleri karşısında sussaydı, İsrail’de topa tutulurdu. Başbakan tepki vermeseydi, bu sefer Türkiye’de sıkıntıya düşerdi.”

Şuna dikkat çekti:

“Başbakan doğru yaptı. Ama, üslubu daha farklı ve Türkiye’ye çok daha fazla kazandırıcı olabilirdi.”

Düşüncesi şu:

“Başbakan çok iyi bir siyasetçi. Öyle bir cevap verebilirdi ki, tüm dünya kamuoyu bizim ne kadar haklı olduğumuzu anlar, Peres’i ve üslubunu eleştirirdi.”

••••••••••

Peki…

Davosi tavrı ne gibi etkilenmelere yol açabilir? İşte Burak Küntay’ın analizi:

“İç kamuoyu memnun, herkes doğru yaptığına inanıyor. Milli hisler ben dahil hepimizi etkilediği için dik duruştan mutluyuz.”

Devam etti:

“Fakat, bizim basınımız ve halkımızla; Filistin halkı ve basını, İran halkı ve basını dışında Amerikan ve Avrupa basınıyla Arap ülkelerinde devleti temsil eden basın arasında farklı bakış açıları var.”

Sözlerini açtı:

“Dünyada Ortadoğu’ya bakışta iki çizgi var. Birincisi Hamas-Hizbullah-İran-Suriye hattı. İkincisi ise Mahmut Abbas’ın başında olduğu Filistin Kurtuluş Örgütü-Mısır-Suudi Arabistan-Ürdün-Kuveyt-Birleşik Arap Emirlikleri hattı.”

Çarpıcı bir yorum yaptı:

“Böyle bir bölünmüşlükte Türkiye, Gazze ve katliamlara daha çok eğileceği yerde, Hamas’ın yanında yer alıyormuş gibi bir imaj çizdi.”

Şunun altını özenle çizdi:

“Türkiye’de bunu söyleyince hemen ‘Başakan tepki vermese miydi?’ deniyor. Elbette vermeli… Ama bu olayı dünyaya duyurmada Türkiye ne yapıyor, ona bakalım.”

Farklı bir açılım gösterdi:

“Dünyanın kamplaştığı bu süreçte arabulucuk yapıp, İsrail-Filistin ve İsrail-Suriye gerginliklerinin çözümünde daha iyi rol alınabilirdi.”

Arabuluculuk koşullarını da söyledi:

“Arabulucu olarak ya ülkeler üzerinde askeri, siyasi, sosyal, ekonomik yaptırım gücün olacak, örneğin Amerika gibi, ya da o iki ülke tarafından eşit mesafede görülen, gönül birliği kabul edilen olacak.”

Çıkardığı sonuç şu:

“Türkiye son dönemde o denli Hamas’ın yanında görünerek arabuluculuk fırsatını ve dünyada bu sorunu çözebilecek ülke konumunu elinden kaçırdı.”

Kaygısını dile getirdi:

“Sonuçta ne olur denirse, şunu söyleyebilirim: Sözde Ermeni soykırımı tasarısı, genellikle Musevi lobilerinin desteğiyle Amerikan Senatosu’ndan geçmiyordu. Bu kez 24 Nisan’da ummadığımız boyutta bir patlama olabilir. Bu da Türk-Amerikan ilişkilerini kökten zedeler. İşte Türk dış politikasında telafisi en zor sıkıntı bu olur.”

Anavatan’ın da adayları tamam

Bugünkü tüm siyasi partiler, 1983’te siyesetin serbest brakılmasıyla kuruldukları için, aralarındaki en eski ünvanını Anavatan Partisi taşıyor.

Peki…

Bir dönem genel ve yerel iktidar olarak siyasette fırtınalar estiren Anavatan Partisi şimdi ne yapıyor? Her parti adaylarını açıklamışken Anavatan’ın durumu ne? 22 Temmuz’da olduğu gibi aday çıkarmayacak mı?

Soruların cevabını Anavatan İl Başkanı Ahmet Kömbe verdi:

“Aday çalışmalarımızı hemen hemen tamamladık. 10 Şubat’ta Atatürk Spor Salonu’nda kamuoyu önüne çıkmayı planlıyoruz. Aksilik olursa 15 Şubat’ta genel başkanımızın katılımıyla tören yapacağız.”

Ardından…

“Büyükşehir adayımız, il ve Osmangazi İlçe gençlik kolu başkanlığı yapan, il yönetim kurulunda görev alan Önder Ersoy olacak” dedi ve şu bilgileri verdi:

“Yıldırım’da İrfan Derici, Nilüfer’de Gülten Yıldırım adaylarımız.”

Devam etti:

“Gemlik’te Belediye Başkanı Mehmet Turgut’la, Kestel’de Ali Kök’le görüşüyoruz. Mudanya Erol Demirhisar, Orhangazi’de İsmail Tartar, Yenişehir’de İlhan Aşkın, İnegöl’de Muhittin Tanoğlu, Karacabey’de Erol Onur tamam.”

Yine…

Kömbe’nin verdiği bilgiye göre Osmangazi, Mustafakemalpaşa, Orhaneli ve Harmancık adayları bu hafta belli olacak.

Buna karşın…

Keles ve Büyükorhan’da il genel meclisine karşılık Demokrat Parti adaylarına destek verilecek.

Ümit Can’lar gibi partiler de karıştı

İki gün öncesine kadar Bursa siyasetinde yalnızca bir Ümit Can tanıyorduk.

Adalet ve Kalkınma Partisi’ne Nilüfer Belediye Meclisi başvuruları arasında Ümit Can adını görünce, Milliyetçi Hareket Partisi’nde Kestel İlçe Başkanlığı, İl Başkan Yardımcılığı ve İl Sekreterliği yapan Ümit Can olduğunu zannettik

ve öyle de yazdık.

Pazartesi günü ziyaretimize gelen MHP’li Ümit Can, yazımızdaki Ümit Can’ın kendisi olmadığını, arayanlara parti değiştirmediğini açıklamakta zorlandığını söylediğinde üzüldük.

Dün de…

AK Parti Nilüfer İlçe Yönetim Kurulu Üyesi Ümit Can aradı. Ona da partilileri “Ne zaman MHP’ye geçtin?” diye sitem ediyorlarmış.

İtiraf ediyoruz… Ümit Can’ları biz karıştırdık. Tanıdığımızı yazdığımızı zannederken, partilerin bu kadar karışacağı hiç aklımıza gelmemişti.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Olay Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. 04-02-2009