9 Mayıs’ta… Mudanya Eğerce açıklarında 3.9 büyüklüğünde deprem yaşandı. Cuma sabahı da, Gemlik merkezli 3.5 büyüklüğündeki deprem salladı.
Aslında…
Bir deprem ülkesinin, deprem bölgesinde yaşadığımızı unutmamak gerekiyor.
Hatta…
Depremi, sallandıkça anımsayıp yerimizden fırlamak da çare değil. Deprem ülkesinin deprem bölgesinde bulunan bir kentin yaşayanları olarak depremle yaşamayı öğrenmek için depreme karşı önlemleri almamız gerekiyor.
Hatta…
Önlem için, depremlerden ders çıkarmamız gerekiyor. Sorun da tam burada.
Nitekim…
Depremi duyunca; Yol ve Ulaşım Uzmanı olarak görüşlerine sık sık başvurduğumuz İnşaat Yüksek Mühendisi M. Tözün Bingöl’le seçim öncesi yaptığımız sohbet aklımıza geldi.
Bu kez…
İnşaat Yüksek Mühendisi kimliğiyle, toplumsal duyarlılığa ve günlük yaşam içinde korkuların tüketimine dikkat çekti:
“90 yılda unutulmayacak acıları, sarılmayacak yaraları 90 günde unuttuk ne yazık ki. Ne kadar duyarsız kaldık. Hatay’ı, Kahramanmaraş’ı, Malatya’yı, Adıyaman’ı, kısacası depremi unuttuk.”
Seçim öncesi yaşanan siyasi ve ekonomik kargaşa içinde depremi de, depremzedeleri de, acı çekenleri de unuttuğumuzu anımsatıp “artık yapmamız gerekenler” üzerine önerilerde bulundu.
Dedi ki:
“Artık; yara sarmak yerine, yara almamak üzerine politikalar üretmeliyiz. Önceliği de müteahhitlik sistemine verip, esaslı bir şekilde yeniden düzenlemeliyiz.”
Uzun zamandır…
Neredeyse her sohbetimizde dile getirdiği bir noktayı tekrar anımsattı:
“Kamu-özel yatırımlarını Marmara Bölgesi’ne yığmak yerine ülke sathına yaymalıyız. Obez şehirler ortaya çıkarmaktan vazgeçmeliyiz. Tarım alanlarını yapılaşmadan korumalıyız.”
Bir önerisi de şu:
“AFAD teknik bir bakanlığa bağlanmalı ve il müdürleri de teknik insanlar olmalı. Kızılay reorganize edilmeli”
Çağrısı şu:
“İnşaat mühendisleriyle depremden önce tanışmalıyız.”
