
Tehlike… Dünyanın gündemine iklim değişikliği ile girdi, kuraklık olarak yaşandı, kıtlık riskine dönüştü.
Ayrıca…
Pandemide üretimin aksaması yanında, dünyanın tarım deposu gibi hububat üretimi yapan Rusya ve Ukrayna’nın savaşmaları tedarik zincirini bozdu.
Nitekim…
Ukrayna’daki depolardan buğdayın güvenli çıkarılabilmesi için Türkiye’nin koridor oluşturması gündemde. Bunlara yerel faktörleri eklemek gerekiyor.
Ne yazık ki…
Yerelde verimli tarım toprakları üzerine beton döküp bina diktik. İklim, savaş, yaptırım faktörleri de, olmayan ürünün fiyatını daha da yükseltiyor.
İşte…
Tüm bu süreçleri ve kıtlık tehlikesini Bursa Uludağ Üniversitesi İnegöl İşletme Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Yüksel Okşak çok ayrıntılı bir çalışmayla inceledi.
Yüksel Hoca…
Savaşan iki ülkenin yaptırımlar nedeniyle gönderemediği tahıl ürünleriyle, yine savaşın yükselttiği akaryakıt fiyatları nedeniyle artan maliyete dikkat çekiyor.
Talep karşılanamayınca da, fyatı zaten artan ürün daha da pahalı hale geliyor.
Çözümü…
Öncelikle “küresel birlik sağlanmasında” gören Doç. Dr. Yüksel Okşak, günlük yaşama yansıyan gözlemini şöyle paylaşıyor:
“Tarımsal üretici ile nihai tüketici arasındaki aracılar o kadar çok ki; aracı komisyonları ürünün fiyatını geçiyor. Kazancı aracıların altında kalınca da üreticiler komisyoncu olmayı seçiyor. Bu durumu bilen ve zaten birkaç tane olan (oligopol) güçlü market zincirleri de üreticileri sözleşme altına alarak minimum kârlara zorluyor.”
Beklenen Hal Yasası’nın acilen çıkmasını isteyen Yüksel Hoca’nın görüşü şu:
“Türkiye kendi dinamiklerini merkeze alan, tarım arazilerinin düzenlenmesinden üretime, tarımsal üretim girdilerinden verimli nihai ürüne, hatta satın alma ve tedarik zincirinden lojistiğe kadar Türkiye Tarım Ekosistemi’ni hayata geçirmedikçe tehlike kapımızı hep çalacak.”