Üniversite kampustan felsefe ile çıkıyor… Bursa’yı “felsefenin başkenti” yapmak için önemli adımlar atılıyor

“Evliya şehri Bursa’ya “felsefenin başkenti olmak da çok yakışacak.” Bu başlığı 07 Ekim 2010 günü, 14-16 Ekim tarihlerinde Bursa’da yapılan 1. Uluslararası Felsefe Kongresi’nin sloganı olarak bu sayfalarda kullandık. Bir anlamda, dünyanın ünlü felsefecilerinin katılacağı ve Bursa’yı bu alanda dünyaya açacak kongrenin çağrısı olarak gördük.
Dile getiren de…
Hem Bursa Kent Konseyi Felsefe Çalışma Grubu Koordinatörü hem de 1. Uluslararası Felsefe Kongresi Koordinatörü olan Diş Doktoru Gürkan Kaya oldu.
Sonrasında…
Bu sloganın Bursa’da çok benimsendiğini gördük. Gerçekten de düşünceyi temsil eden ve her biri filozof olan evliya ile felsefe arasında çok ciddi bağlar vardı.
O nedenle…
“Evliya kenti Bursa’nın felsefenin de başkenti olması” olması düşüncesi hemen benimsendi.
Üstelik…
Bu yönde şu sıralar yeni yeni adımlar atılıyor.
Örneğin…
1. Uluslararası Felsefe Kongresi’ne önderlik ve başkanlık eden Uludağ Üniversitesi Felsefe Bölümü Başkanı ve Uludağ Felsefe Derneği Başkanı Prof. Dr. A. Kadir Çüçen, gündeme ilk kez giren Dünya Felsefe Günü nedeniyle yayınladığı bildiride şunları dile getiriyor:
“Düşüncenin kendini özgürce açtığı alan, felsefedir. Bu nedenle felsefe yapmak ve felsefe ile uğraşmak özgür ve demokratik birey ve toplum olma yoluna girmenin ilk adımıdır. Felsefe, insanı özelde bireyi özgürleştirir ve yaşamın anlamını araştırmasını sağlar. Felsefesiz birey ve toplum, yaşamdan ve dünyadan kopuk bir yaşam sürmektedir. Ünlü Yunanlı filozof Sokrates’in dediği gibi, “sorgulanmamış yaşam, yaşanmaya değmez yaşamdır” ilkesi felsefenin önemini bize 25 asır öncesinden vermektedir.”
Şöyle devam ediyor:
“Ülkemizde son yıllarda felsefe alanında yapılan yayın ve kongrelerle ön plana çıkmaya başlamıştır. Felsefenin önemi kavranmış ve gerekli değer yavaş da olsa verilmeye başlanmıştır. Üniversitelere açılan felsefe bölümlerinde yetişen gençler ile geleceğe daha özgür ve bağımsız bakabilen bireylerin yetiştiğini ve yetişeceğini müjdelemektedir. Arıca var olan felsefe dernekleri ile de halka ulaşmak amaçlanmaktadır. Kentimizde bulunan Uludağ Felsefe Derneği, felsefenin Bursalılarla tanışmasını ve ulaşmasını uzun yıllardır sürdürmektedir.”
Sonra da…
UNESCO tarafından her yılın kasım ayının 3. perşembesinin Dünya Felsefe Günü ilan edildiğini anımsatıyor ve bu yıl Bursa’da Dünya Felsefe Günü’nün Uludağ Üniversitesi Felsefe Bölümü tarafından kentin değişik liselerinde ve üniversitenin içinde birçok etkinlikle kutlanacağını duyuruyor.
Bu arada…
Yine Dünya Felsefe Günü nedeniyle Bursa Kent Konseyi Felsefe Çalışma Grubu Koordinatörü Diş Doktoru Gürkan Kaya da açıklama yaptı.
Açıklamasında…
2010 yılı itibariyle insanlık uygarlık aşamalarında düşüncenin evrimi ve devriminin son noktaya geldiğini kaydeden Kaya şuna dikkat çekiyor:
“Bugün bilim, sanat, edebiyat, kültür, teknoloji, uygarlık, adalet, hukuk, yönetim biçimleri ve demokrasinin geldiği son nokta düşüncenin evrimi ve düşüncenin devriminin vardığı son noktadır.”
Tarihçeyi anımsatıyor:
“Demokrasinin, devlet yapılanmalarının temellerinin günümüzden 2200 yıl önce ünlü felsefeci Aristo tarafından atıldığını görmekteyiz. Demokrasinin üç temel ilkesi olan yasama, yürütme, yargı erkinin güçler ayrılığı kavramının ünlü felsefeci Montesquieu tarafından atıldığını görmekteyiz.”
Tarihçeye devam ediyor:
“İnsanlık uygarlık aşamalarının başlangıcından itibaren insanların topluluk halinde yaşamaları ihtiyacı doğmasından kaynaklanan yapılanmalarda topluluk içinde bulunan her bireyin belirli bir yönetim sistemine dahil olmasının gerektiği ve bu sistem içinde bireylerin topluluklar halinde yaşaması için bir toplumsal sözleşmeye tabii olması gereksinimi doğurduğu toplumsal sözleşmeler ve anayasaların ünlü felsefeci J.J. Rousseau tarafından atıldığını görüyoruz.”
Çarpıcı bir vurgu yapıyor:
“Bugün geçmiş uygarlıkları incelediğimizde Büyük İskender’i Büyük İskender yapan gücün arkasındaki Aristo olduğunu, Osmanlı Devleti’nin kurucusu Osman Gazi’yi Osman Gazi yapan gücün arkasında Şeyh Edebali olduğunu görüyoruz. Kısacası insanlık uygarlık aşaması geldiği son noktada felsefenin tartışılmaz çok önemli ve değerli katkıları bulunuyor. Bugün bilim ve teknolojinin geldiği son nokta düşüncenin insan zihnindeki buluşlarının vardığı noktadır.”
Çarpıcı bir noktaya daha değiniyor:
“Bugün atomun parçalanması prensibi önce insan zihninde düşünce olarak hayal etmekle başlıyorsa işte burada felsefe kendine varlık alanı buluyor. Kısacası bugün insanlık atomu parçalayabiliyorsa bu felsefe sayesindedir ve felsefenin varlık ve yaşama alanından kaynaklanmaktadır.”
Beklentisi şu:
“Sağlıklı toplumlar sağlıklı düşüncelerle meydana gelirler. Sağlıklı düşünce ise düşünmenin menşeinden ve ilkelerinden hareketle meydana gelir. Düşüncenin menşei ve ilkelerinin kaynağı da felsefedir, felsefi düşüncedir. Gelecekte sağlıklı toplumlar olmak ve yetiştirmek istiyorsak felsefeye okul öncesi eğitimde, temel eğitimde, yüksek öğretimde ve günlük hayatımızda hak ettiği yeri ve önemi vermek zorundayız.”