
Yıllar önceydi… Partisi tarafından aday gösterilmeyen bir belediye başkanı, seçim öncesi personeliyle vedalaşıp belediyeden ayrılıyordu. Kapı önüne getirilen Renault 12 otomobiline binip evine gidecekti.
Biz de kapı girişinden vedalaşmayı izliyorduk.
Tam çıkarken, “İşin yoksa gelsene” dedi. O direksiyona, biz yanına oturduk. Çekirge’deki evine doğru direksiyonu çevirdiğinde sohbete de başlamıştık.
Yolda…
“Biliyor musun, kasada para bıraktım. Hiçbir başkan yapmaz” dedi.
Doğruydu…
Daimi tasarrufla belediyeyi yönetmeye özen göstermişti, ama görev süresi de seçime giremeden bitmişti. O nedenle, “Neden para bıraktınız ki?.. Keşke harcasaydınız. Belediye para biriktirme yeri mi?” karşılığı verdik.
Gerçi…
O anın duygusallığında belki gereksizdi, ama söylediğimiz de doğruydu.
Nitekim…
Yerine seçilen belediye başkanı çok hızlı başladı ve onun bıraktığı projeleri onun bıraktığı paralarla kısa sürede yaptı.
Günümüzde…
Belediyeler açısından daha farklı bir durum söz konusu.
Özellikle…
2004 sonrası gelir kaynakları artan ve merkezi bütçeden daha fazla pay alan belediyeler rahat harcama olanaklarıyla önemli projeler yaptılar.
Fakat…
Bu dönem genel ekonomik nedenlerle kaynaklar daraldı. Eski alışkanlıkla rahat harcamaların yapıldığı dönemlerin borçları büyüdüğü için de belediyelerin mali yapıları kötü. Borçsuz belediye olmadığı gibi, borcu az olanı da neredeyse yok.
O nedenle…
31 Mart’la başlayan dönemde beklentilerin fazlalığına karşın belediyelerin yapabileceği çok fazla bir şey yok.
Bu durum…
AK Parti Genel Merkezi Yerel Yönetimler Başkan Yardımcısı ve Bölge Koordinatörü olan Bilecik Milletvekili Selim Yağcı’nın geçen hafta AK Partili belediyelere yaptığı ziyaretlerde de gündeme geldi.
Başkanların borç yakınmalarına karşı Yağcı’nın şu mesajı kulağımıza geldi.
“Ekonomideki sıkıntının vatandaş farkında. O nedenle bu dönem pahalı projeler yerine vatandaşa dokunan projeler yapın, vatandaşa dokunun.”