Şunun şurasında 10 gün sonra sandık başına gideceğiz ve yapılan anayasa değişikliği için evet ya da hayır oyu vererek kabul edecek ya da reddedeceğiz.
Geri sayımın da neredeyse sonuna doğru geldiğimiz bu süreçte siyasi partiler çalışmalarını yoğunlaştırdılar.
Ne var ki…
Siyasi partilerin kampanyalarında referanduma konu olan anayasa değişikliği ikinci plana düştü. Kampanyalar, özellikle de meydanlardaki konuşmalar siyasilerin karşılıklı iddiaları nedeniyle polemiğe dönüştü.
İşte…
Böyle bir ortamda Gesiad çok önemli bir organizasyona imza attı. Meclis’te bulunan dört siyasi partiden üçünün temsilcilerini bir araya getirip iş dünyasıyla buluşturmayı hedefledi.
Referandum kampanyalarında evet cephesinin önderliğini yapan iktidar partisini temsilen AK Parti Bursa Milletvekili Sedat Kızılcıklı ile hayır cephesinin iki önemli partisinin temsilcileri olarak MHP Bursa Milletvekili ve Genel Başkan Yardımcısı İsmet Büyükataman ve önde gelen anayasa hukukçularından biri olan CHP MYK Üyesi Prof. Dr. Süheyl Batum’un görüşlerini ve bilgilerini iş dünyasıyla paylaşmalarını arzu etti.
Konu önemli. Konuşmacılar güzel. Toplantı formatı farklı ve dinamik.
Fakat…
Böylesine önemli bir konuda, böylesine güzel bir toplantıda, böylesine değerli konuşmacıları dinlemek için Busiad Evi salonunun dolması gerekirken, salonun zayıf kaldığını gördük.
Oysa bu konu yalnızca sandık başında verilecek kararla da ilgili değil. Madem anayasada bazı değişiklikler yapılıyor, neler olduğunu toplumun kanaat önderleri olarak sivil toplum örgütlerinin ve özellikle de iş dünyasının bilmesi gerekiyor.
Nedense…
İnsanlar önemli bir konuda neyin ne olduğunu öğrenmek için dinlemeye gerek duymuyorlar.
Dahası…
Salondaki gözlemlerimizden, davet çıkarılan bazı siadların toplantıya temsilci kapsamında çalışan profesyonellerini gönderdiklerini fark ettik. Bu da dernek yönetimlerinin algılarının bir başka çeşidini gösteriyor.
Yine de…
Konuşmacılar anayasa üzerine önemli tespitler yaptılar.
Örneğin…
Süheyl Batum’un şu sözü, aslında Türkiye siyasetinin başlangıç noktası olması gerekiyor:
“Anayasada partilerin iç işleyişlerinin demokratik olmaması gibi bir madde mi var? Ama siyasal sistem başaramadığı her konuda tüm suçu anayasaya atıyor ve ‘Bu anayasayla olmuyor, değişmeli’ diyor. Oysa öyle değil.”
Yine…
Süheyl Hoca’nın siyasal işleyişle ilgili çarpıcı bir tespiti vardı:
“Türkiye’de siyasal partiler rejimi var. Bununla da övünüyoruz. Ama gelin görün ki, 2007 seçiminde tam 4 partinin genel başkanları, partilerinden kaçarak parlamentoya girebildi. Bundan da hiç sıkılmadık.”
Toplantıda…
İsmet Büyükataman’ın anımsatması da önemliydi:
“Anayasayı sanki ilk kez AKP iktidarı değiştiriyormuş gibi bir algı oluşturuldu. Oysa öyle değil. 1982 anayasasında tam 14 kez değişiklik yapıldı ve 85 maddesi değişti.”
Çift taraflı ateş olunca, Sedat Kızılcıklı konuşmasının büyük bölümünü iktidara ve AK Parti’ye yönelen eleştirilere cevap vermeye ayırmak zorunda kaldı.
Onun yaklaşımı da, “Hem siyaset yapıp, hem beğenilmeyen her şeyin siyasetçiden kaynaklandığını söylemek çok ciddi bir çelişki” sözlerinde dile geldi.
Konuşmalardan tartışmaya dönüşen noktalardan biri de, dünyada anayasasını değiştiren ülkelerin bu işi uzlaşma ile yaparken, bizdeki uygulamanın uzlaşma arayışına gerek görmemesi oldu.