Siyasetin bir de bu tarafı var… Seçim sonucundan en çok bürokratlar tedirgin oldu

Dile kolay… Tam 13 yıllık bir iktidar süreci yaşadı AK Parti ve Demokrat Parti’den bu yana en uzun süren tek parti iktidarı olarak tarihe geçti.
Dolayısıyla…
Meclis’teki hakim güç ve hükümetteki siyasi otorite olarak bürokrasiyi yapılandırdı. Hatta, kendi getirdiği ya da atadığı kadroları başka kadrolarla değiştirme gereği duyduğu zamanlar oldu.
Bu durum…
Kimi bürokratların siyasi tavır içine girmelerine neden olurken, atama ve terfiler sırasında da siyasi destek aranmasını getirdi.
Nitekim…
Pek çok yerde AK Parti teşkilatları ya da kadrolarının karşı çıkmalarıyla bürokratlar görevden alındı, pek çok yere yine AK Parti teşkilat ve kadrolarının istekleri doğrultusunda atamalar yapıldı.
Bunun yanında…
Bugün olduğu gibi iktidar süresi uzadığındaysa, siyasi otoriteyle bürokrasinin iç içe geçtiği tablolar ortaya çıkıyor.
Dahası…
Bazı bürokrasi kadroları “varlıklarının sebebi” kabul ettikleri için, kendilerini getiren iradeye bağlılıklarını daha açık gösterme ihtiyacı duyuyorlar.
O zaman da siyasal bürokrasi doğuyor.
İşte…
AK Parti iktidarının 13 yıl gibi siyasette çok uzun süredir devam etmesi, bazı bürokratik kadroların siyasallaşmasını getirdi.
O bakımdan…
Pazar akşamı sandıklar açılıp da AK Parti’nin artık tek başına iktidar olmadığı görülünce, bürokraside de tedirginlik başladı.
Gerçi…
AK Parti’nin yine koalisyon ya da azınlık hükümeti yoluyla iktidarda kalma olasılığı var. Bu da, bürokraside iki aşamalı bekleyişe dönüşüyor.
Birincisi…
AK Parti’nin hangi partiyle koalisyon yapabileceği merak ediliyor.
İkincisi…
Koalisyon halinde, AK Parti ile ortaklık kuran partinin hangi bakanlıkları alabileceği üzerine senaryolar geliştiriliyor.
Kısacası…
Siyasiler hükümet için koalisyon formülleri üretirken, bürokratlar da hangi partinin kontrolüne girebilecekleri üzerine kafa yoruyorlar.
Gerçekten yorucu bir durum.