Öfkeli ve tepkili toplumdan ayrışan topluma gidiyoruz!

Toplumsal karakterimizde biraz Ortadoğu etkisi, biraz Akdeniz etkisi var. Çabuk mutlu olup, kolay seviniyoruz. Aynı şekilde hemen kızıp, anında tepki veriyoruz.
Severken de, kızarken de duygularımızı frensiz yaşıyor ve sergiliyoruz. İkili ilişkilerde de, siyasal ortamlarda da, sportif sahalarda da duygusal davranıyoruz.
Son dönemde…
Duyguların daha ileri götürüldüğü bir sürece girdik. Karşılaştığımız her konuya “benden misin, değil misin” kriteriyle yaklaşıyoruz. Her konuyu iki kutuplu olarak görüyoruz.
Siyasetçilerden başlayan bu kategorizasyon, ne yazık ki toplumun geneline yayıldı.  Dahası, toplum her konuda taraftar haline geldi.
Örneğin…
Cumhurbaşkanı, başbakan, ya da iktidar partisinden biri bir şey yaptığında ya da söylediğinde, karşısında olanlar anında tepki gösteriyorlar. Ne söylediğine ya da yaptığına bakmaya gerek görmeksizin, söyleyene tepki gösteriyorlar.
Aynı şekilde…
Muhalefet tarafından bir değerlendirme, ya da açıklama geldiğinde, bu kez kendini iktidar tarafı görenler hemen taarruza geçiyorlar. Konuşmanın içeriği ya da amacıyla ilgilenmeksizin genel suçlamalara yöneliyorlar.
Öfkeli toplumun bir aşamasında tepkili toplum haline gelmiştik. Şimdi ayrışan toplum yolunda çok hızlı bir şekilde ilerliyoruz.
Belli bir yaşın üstünde olanlar anımsayacaktır, 12 Eylül 1980 darbesi öncesi siyaset öyle ayrışmıştı ki, her partilerin kahvehaneleri bile ayrıydı, karşı partinin kahvesine gidilmezdi.
Bugün kahvehane kültürü yerini sosyal medya çatışması aldığı için ayrışma gözle görülemiyor, ama bir araya gelenlerin tartışmalarında ya da sosyal medya savaşlarında ayrışma tüm rahatsız edici boyutuyla gözler önüne seriliyor.
Üstelik…
Yalnızca siyaset alanında değil, spor sahalarındaki tablo da böyle. Hatta, spor sahalarındaki durumun daha vahim olduğu son milli maçta ortaya çıktı.
Milli takımı izlemeye gidenler, benimsedikleri kulüp takımının en önemli rakibi olan takımda oynayan futbolculara tepki göstermeyi görev sayıyorlar.
Psikologlar açısından toplumsal laboratuvar ortamı ortaya çıkmış olabilir, ama sinirli ve öfkeli toplumun bir sonraki aşamada ayrışma noktasına gelmesi çok tehlikeli.
Bu tehlikeyi önlemenin yolu bulunmalı.