Siyaset otorite kurup istikrarı sağladı, ama katılımı kaldırdı

Günümüzde… Her parti önce teşkilatlarında/örgütlerinde disiplin sağlamayı hedefliyor. Bunu da siyasi istikrar adına yaparken, “partinin iç çekişmelerle yıpranmaması” gerekçesi ortaya konuyor.
Gerçi…
Seçmen değerlendirmesinde çok kavga çıkan partiye karşı olumsuz bir yaklaşım var. Fakat, şu gerçeği de unutmamak gerekiyor:
Kavgaya dönüşmediği sürece parti içi yarışlar daha çok partiliyi yönetime kattığı için partiye dinamizm getirir.
İkincisi…
Parti içi yarışlardan kadrolar doğar. Kadroların zenginliği ve çeşitliliği partinin gücü olur.
O bakımdan…
Parti içi yarışlardan, ya da partinin enerjisi olan hizipleşmeden korkmamak gerekir.
Burada…
İç yarışın, karşı tarafı yok etme savaşına dönüşmemesi için gerekli kontrol mekanizmasının sağlanması önem taşıyor.
Nitekim…
Yakın geçmişe baktığımızda, başta Anavatan Partisi, Doğru Yol Partisi ve Cumhuriyet Halk Partisi’ndeki delege seçimlerinin parti içi yarışı desteklediğini, bunun da partilerde alternatif kadroların gelişmesini sağlayıp siyaseten motive ettiğini anımsıyoruz.
Bu kentte…
Her mahallede kongre gibi çekişmeye sahne olan delege seçimleri izledik. O delege seçimlerinde ortaya çıkan enerjinin kongrelere yansıdığını gördük.
Ne var ki…
Günümüzde siyasi partilerin genel merkez yönetimleri yıpranmama adına siyasi disiplini öne çıkarıyorlar ve delege seçiminde belirleyici oluyorlar.
Açıkçası…
Neredeyse hangi mahallede kimin delege olacağına bile artık genel merkezler karar verir hale geldi.
Örneğin…
AK Parti tüm ilçelerdeki delege seçimini bir gecede tamamladı. Bu siyaseten başarı kabul edilebilir, ama bir iktidar partisinin alışılmış ilgi ve izdihamı bilindiği için de siyasetin doğasına uymuyor.
Delege seçimini istişare yöntemiyle oluşturulan listeler geçen AK Parti, kongrelerde de yarış olmaması için çok dikkatli.
Aday olacak isimler tek tek belirlenip mahallelerde yazılan delegelerin oylamasına sunuluyor.
CHP’de buna yakın bir yöntem söz konusu. En büyük farklardan biri, delege seçiminin bir gecede değil, 3-4 günde yapılacak olması.
Bir de…
CHP kongrelerde birden fazla aday çıkmasını engelleyemiyor.
Kısacası…
Siyaset artık tümüyle merkezden yürütülüyor. Delegeleri belirleyen irade yönetimleri de atıyor. Böyle olunca tabanın katılımcılığı gibi sıradan bir demokrasi ilkesi ortadan kalkıyor.
Böylece olunca da genel merkezler teşkilat/örgüt sorunlarıyla karşılaşmıyorlar.
Görünen o ki…
Yeni dönem, yeni Türkiye gibi kavramlardan sonra bir de “yeni parti içi demokrasi” anlayışımız oldu. Üstelik bulaşıcı olduğu anlaşılıyor.