Pazar günü yapılan cumhurbaşkanlığı seçimi Türkiye’de yeni bir dönemin yanında, siyasetin kendini sorgulayacağı bir süreci de başlattı.
Nitekim…
Dün, özellikle ana muhalefet partisinin kimi isimleri kameraların karşısına geçip CHP’yi ve lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nu başarısız ilan ettiler.
Fakat…
Muhalefetin muhaliflerinden önce, seçim sonucuna yönelik ilk sosyolojik değerlendirmeyi, hem de sonuçların belli olduğu ilk saatlerde Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik yaptı.
Pazar akşamı…
Olay Televizyonu’ndaki Cumhurbaşkanlığı Seçimi Özel Yayını’nda Olay TV Haber Müdürü Esat Kaplan meslektaşımızla sonuçları değerlendirirken programa telefonla bağlanan Bakan Çelik’in çok sıcak dakikalarda yaptığı yorum, aslında siyaset adına çok önemli bir mesaj özelliği taşıyor.
Öncelikle…
Devletin en tepe noktasının millet tarafından seçilmesinin önemine dikkat çeken Çelik, sözlerine “Türkiye’de bir kamplaşmadan bahsediliyor” diye devam edip sosyolojik değerlendirmesinde şu tespitini paylaştı:
“AK Parti’nin de mutlaka dahli vardır, ama kamplaşmayı yalnızca AK Parti’ye yüklemek doğru olmaz. Bunun arkasında yatan en önemli nedenlerden biri, Türkiye’de yetersiz, hazırlıksız ve geleceğe dönük ufku olmayan muhalefet anlayışıdır.”
Şöyle devam etti:
“Yalnızca eleştiren, ama eleştirilerinin hiçbiri bilimsel veriye dayanmayan muhalefet anlayışı bu kamplaşmanın en önemli nedeni.”
Düşüncesi şu:
“Eğer gerçekten yapılması gerekenleri belirleyen bir muhalefet anlayışı olsaydı, gerelim yaşanmayacağı gibi iktidarın daha dikkatli olmasını ve varsa yanlışlarını düzeltip eksik bıraktıklarını tamamlamasını sağlardı.”
Hedefi gösterdi:
“Ne var ki, bütün bunlardan uzak bir muhalefet anlayışı var. Günlük gazetelerin kupürleri, yazarların konu başlıklarıyla Meclis ve iktidarı yorup sıkıştıracaklarını zanneden bir muhalefet anlayışı Türkiye’yi gerilim siyaseti noktasına getirdi.”
Ardından…
İktidar partisi mensubu olarak “Bizim de eksiğimiz varsa, konuşuruz” dedi ve sözlerini şöyle sürdürdü:
“Böyle bir atmosferde, bütün siyasi partilerin bir tarafta toplandığı ifade edildi. Ana muhalefet olarak CHP, MHP ve isimlerini bilmediğimiz onlarca parti bir araya geldi. Çatı aday diye bir aday çıkardılar.”
Bu noktada…
Ortaya çıkan tabloyu “hazırlıksız muhalefet” olarak yorumladı ve özel bir durum eleştirisi getirdi:
“70’li yıllarda MHP, DSP’nin altında durarak barajda kalmıştı. Bunu yakın bir geçmişte yaşamış olan MHP gibi köklü bir partinin bugün CHP ile ortak aday çıkarmaya girmesini siyaseten bizim yorumlamamız doğru olmayabilir.”
Yine de yorumladı:
“Uzun yıllar siyasette yer alan biri olarak ben bu durumu bir yere oturtamıyorum.”
Genel bakışı şu:
“Eğer her parti kendi adayını çıkarsaydı, belki de seçimler ikinci tura kalacaktı. Ama bunu bile göremeyen bir muhalefet anlayışının gerilim siyasetindeki yerini kamuoyunun takdirine bırakıyorum.”
Şunu vurguladı:
“Söylemlerle seçimi kazanabileceklerini zannettiler. Fakat siyaset, halkla bütünleşmek, milletin adamı olmak başka şeyler.”
Muhalefet için beklentisi yeni bir polemik başlatacak türden:
“Büyük bir başarı elde ettik. Umarım ve dilerim, muhalefetin dizaynına bu seçim vesile olsun. O zaman bu seçim başarımız daha önemli bir başarı olur.”