Aslında… Beklenenin gerçekleştiğini söylemek gerekiyor. Bunu da, kamuoyu araştırmaları ve meydanlar gösteriyordu.
O fotoğrafta görüldüğü gibi, Recep Tayyip Erdoğan birinci turda seçildi ve Türkiye Cumhuriyeti’nin 12. Cumhurbaşkanı oldu.
Seçimi tarihi kılan ise, cumhurbaşkanını ilk kez halkın seçmesi oldu.
Yani…
Çankaya Köşkü’nde artık halkın yüzde 52’sinin oyunu alan bir Cumhurbaşkanı oturacak.
Bu noktada…
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’in geçen hafta yaptığımız sohbette söyledikleri aklımıza geliyor:
“Yüzde 50’nin üstünde oy alacak bir cumhurbaşkanlığı dönemi başlıyor. Buna karşın, önümüzdeki dönemler için bir başbakanın yüzde 50’nin üstünde oy alması çok güç görünüyor. Dolayısıyla bir anlamda Türkiye yarı başkanlık sistemine taşınıyor.”
Bu sözlerin anlamı şu:
Eskiden, güçlü başbakanların siyasi desteği ile cumhurbaşkanları seçiliyordu. Şimdi başbakandan daha güçlü bir siyasi desteğe sahip cumhurbaşkanı dönemi başlıyor.
Doğal olarak…
Cumhurbaşkanının seçildiği oyun altında oyla seçim kazanacak başbakanlar kendiliğinden düşük siyasi profil haline dönüşecekler. Böyle bir tablo, siyasi iradenin başbakanlıktan cumhurbaşkanlığına geçmesi gibi bir sonuç getirecek.
Bir anlamda…
İcraat makamı olan yürütme organı, yani hükümet ikinci plana düşecek.
Zaten…
Erdoğan da Çankaya’da sessizce oturmayacağını açıkladı. Dahası, seçim kampanyası boyunca bunu açık açık söyledi. Miting yaptığı illerde köprü, baraj, yol, hastane gibi yatırım vaatlerinde bulundu.
Türkiye’de yeni bir dönem başlıyor. O yeni dönem Recep Tayyip Erdoğan’ın yalnızca 12. Cumhurbaşkanı seçilmesinden ibaret değil. Arkasında halkın yarısından fazlasının oy desteğini alan güçlü bir cumhurbaşkanı var artık.
Bakalım siyaset bu yeni duruma direnecek mi, yoksa uyum mu gösterecek?