Türkiye’nin önünde, çok kritik seçimler dönemi başlıyor. 95 gün sonra siyaseten çok kritik bir kavşağa hep birlikte gireceğiz.
Bu nedenle…
Yerel seçimle birlikte başlayan süreci, özellikle de ağustos ayında yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimi ülkenin siyaseten geleceğinin dizayn edileceği bir dönem kabul ediliyor.
Gelin görün ki…
Bu kritik kavşağa 95 gün kala seçim hazırlıkları ve adaylar gündemin çok uzağında kaldı.
Çünkü…
Bazı iddialar üzerine başlayan operasyon ile sarsılan gündem, hükümet revizyonu ile ulaştığı kriz noktasının da ötesine geçti ve dünden itibaren apayrı bir boyuta ulaştı.
Manzara gerçekten vahim:
Savcı yeni bir soruşturma yapmak istiyor, fakat polis soruşturulması istenenleri getirmeye yanaşmıyor. Bunun üzerine Savcı dosyanın kendisinden alındığını açıklıyor, arkasından Başsavcı çıkıp soruşturmada yanlışlar olduğunu söylüyor. Yargının üst kurulu konumundaki Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu da yöntem olarak savcının isteğinde haklı olduğunu açıklıyor.
Ortada hukuk içindeymiş gibi görünen ama siyaseti ve kamuoyunu geren bir durum var.
İşin daha ilginci şu:
Her ülkede bu tür operasyonlar ve soruşturmalar oluyor. Nitekim yakın geçmişte Avrupa ülkelerinde temiz eller adı verilen soruşturma ve yargılamalar yapıldığını anımsıyoruz.
Biz de ise…
İddialar ve soruşturmaların önüne başka bir mücadele geçiyor. Daha açık söylemek gerekirse, iddialar yerine hükümet-cemaat çarpışması algısıyla başlayan ve uluslararası ayaklarının da olduğu inancıyla büyüyüp hükümete komplo noktasına ulaşan gelişmeleri hem izliyor, hem spekülakif yorumlarla konuşuyoruz.
Dahası…
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan yurt dışından dönerken uçakta sohbet ettiği gazetecilere “soruşturmanın hedefinin kendisi olduğunu” söylüyor ve “Bana gelmek istiyorlardı” diyor.
Bütün bunlar yaşanırken zaten bıçak sırtında yürüyen ekonomi çok ciddi sarsılmalarla karşılaştığı için “asıl hedefin ekonomiyi batırmak” olduğunu söyleyenler bile çıkıyor.
Görünen o ki…
Neyin doğru, neyin yanlış olduğunu konuşmak bile artık çok geride kaldı. Televizyon ekranı karşısında baş döndüren ve gerilimi tırmandıran gelişmeleri şaşkınlıkla izliyoruz.
Böyle bir ortamda 95 gün sonra gidilecek seçim sandığına iddiaların, kaygıların ve kurguların nasıl yansıyacağını da kestiremiyoruz.
Ülke, tarihinin siyaseten belki de en kritik kavşağına resmen siyasi kargaşa ile giriyor.
Gel de tedirgin olma!