Bursa Merinos’ta hem çalıştı, hem kent yaşamını öğrendi

Geçen hafta Olay Televizyonu’nda canlı yayınlanan Merinos Tekstil Sanayii Müzesi açılışını izlerken geçmişe yolculuk yaptık.
Cumhuriyetimizin ilk yıllarında, Anadolu’nun değişik kentlerine farklı üretimler yapan fabrikalar inşa ederek yerli sanayi devrimi gerçekleştirme adımları atan Atatürk’ün emriyle kurulan, inşaatı da yine Atatürk’ün emriyle, Bursa’nın düşman işgalinde kaldığı 2 yıl 2 ay 2 günlük sürede tamamlanan Merinos uzun yıllar ürettiği kumaşlarla Türkiye’nin göğsünü kabarttı.
Aynı zamanda Bursa’nın en önemli istihdam alanı oldu. Bir zamanlar Bursa’da yaşayanların yolu mutlaka Merinos’tan geçerdi.
Teknolojinin gelişmesine, yenileşmeye dayanamadığı için kapanan Merinos’un adı şimdi Atatürk Kongre Kültür Merkezi’nde yaşıyor. Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Altepe ise bir adım daha atarak Merinos’un sanayi müzesini oluşturdu.
Müzenin açılışında gözlerimizin önünden anılar gelip geçerken, fabrikanın kapanışı üzerine 19 Şubat 2005 tarihli Olay gazetesinde yayınlanan yazımızı anımsadık.
İşte…
Merinos’un yalnızca bir fabrika olmadığını, Bursa’nın sosyalleşmesi ve kent yaşamına etkisini anlatmaya çalıştığımız o yazı:
••••••••••
Çocukluk yıllarımda…
Sanayileşmenin henüz başlamadığı, Organize Sanayi Bölgesi’nin henüz kurulmadığı süreçte, Bursa’da fabrika kavramının ne olduğu da pek bilinmiyordu. O nedenle mahalle aralarındaki kimi dokuma atölyeleri fabrika olarak Kabul ediliyordu.
Büyük fabrika denildiğinde ise insanların aklına iki yer geliyordu:
Merinos ve İpekiş.
İkisi de Atatürk’ün emriyle kurulmuştu. İkisinde de kumaş üretiliyordu. Ama, Merinos daha büyüktü. Merinos kollarıyla kent yaşamını daha fazla sarıyordu.
Çok değil…
40 yıl öncesine kadar Merinos’ta çalışıyor olmak bu kentte yaşayanlar için önemli bir ayrıcalıktı.
Çünkü…
Merinos bu kentin statüsüydü.
60’lı yılların ilk yarısında babam Merinos’ta çalışıyordu. Çocukluğumun o döneminde, Merinos’un kent yaşamı için önemini öğrenme ve daha iyi görme fırsatım oldu.
Üretim değeri ve ekonomik katkısı bir yana, kazandırdığı pek çok alışkanlık var Merinos’un bu kente. Katkıdan öteye, kent yaşamını öğreten pek çok organizasyonu var.
Örneğin, hafta sonları çalışanların aileleri Merinos’a gidip doktor kontrolünden geçerdi. Bugün bile bir türlü oturtulamayan aile doktorluğu uygulaması daha o zamanlar Merinos’ta tıkır tıkır işliyordu.
Ben dişçi koltuğu ile ilk Merinos’ta tanıştım. Bursalılar kreşin ne olduğunu ve önemini Merinos ile gördüler, öğrendiler.
Bursa’daki aileler tüketim kooperatifi uygulamasını Merinos sayesinde öğrendiler, tanzim satış alışkanlığı Merinos ile geldi.
Balo salonu ile Bursalılar orada tanıştılar. İşçilerin topluca yemek yemeleri, yani yemekhane geleneği de Merinos’la başladı.
Sosyal tesisin ne olduğu, tenis kortunun ne işe yaradığı Merinos ile öğrenildi.
Türkiye’nin sanayileşmesinde en önemli kilometre taşlarından biri olan, üretimi ve istihdamı öğreten Merinos, çalışanlar örgütlenmesinin de öncülüğünü yaptı.
Türkiye’nin sendikalaşma tarihinde de Merinos’un çok önemli yeri var. İnsanlar sendikanın ne olduğunu, çalışanların haklarının nasıl elde edileceğini hep Merinos sayesinde öğrendiler.
Sendikacılığın kökü de Merinos’tur. Önce Teksif, sonrasında da Türk-İş’in buradan doğduğunu unutmamak gerekir.
Sendikal örgütlenme ve sendikal mücadele Merinos’la öğrenildi. Merinos’ta sendika temsilcisi olmak, ya da sendika başkanlığı yapmak krallık gibi bir şeydi.
Bursa kentinin Merinos sayesinde öğrendiği bir şey daha var: Yapı kooperatifi.
Çalışanları için yapı kooperatifi kurarak onların ev sahibi olmalarını Merinos sağladı. O tarihlerde Türkiye’de başka bir örneği var mıydı bilemiyorum ama Bursalılar kooperatif aracılığıyla ev sahibi olmayı Merinos sayesinde öğrendiler.
Üstelik, Merinos’un çalışanları için kurduğu kooperatif, Bursa’da bir semtin oluşmasına da öncülük etti.
Bugün…
Çarşamba Pazarı olarak bilinen Darmstadt Caddesi çevresindeki bölgede bir zamanlar Merinos Evleri vardı. Eski Odun Depoları’nın yanından İpekiş’e kadar uzanan alanda, Merinos Lojmanları ile Hocahasan ve Çırpan mahalleleri arasında fabrika çalışanları için kurulan kooperatif binlerce ev yaptı.
Kimi tek katlı, kimi iki katlı, kimi üç katlı, kimi de dört katlı, ama hepsi de bahçe içinde evlerdi bunlar.
O nedenle bölgenin adı o zamanlar Bahçeli Evler’di.
O evler kentin en güzel evleri, bölge ise ilk planlı modern yerleşim bölgesiydi. Orası Bursa’nın en gelişmiş bölgesi oldu. Evlerin arasında düzenli sokaklar ve caddeler vardı. Bugünkü Darmstadt Caddesi, kooperatif evleri arasındaki ana yol olarak planlanmıştı.
40 yıl öncesinde, Merinos Evleri ya da Bahçeli Evler olarak bilinen bölgede oturmak ayrıcalıktı.
İnsanların bahçelerinde gül yetiştirdikleri, çiçek ektikleri, yollarında yürüyüş yaptıkları, akşamüstleri gençlerin bisikletle dolaştıkları, hatta genç kızların şortla gezebildiği ilk bölgedir orası.
O yılları gözümün önüne getiriyorum da, Merinos’un ekonomik ve sosyal kent yaşamına katkısıyla birlikte kent tarımı için önemini de anımsıyorum.
Uçsuz bucaksız Merinos bahçesinin üst bölümü bir zamanlar şeftali bahçesi idi.
Bugünkü ana giriş kapısından, şimdilerde İl Özel İdare Müdürlüğü olarak kullanılan yere kadar uzayan o uçsuz bucaksız bahçede eşsiz şeftaliler yetişirdi.
70’li yıllarda yol Merinos bahçesinden geçince bahçe ikiye bölündü. Şeftali ağaçlarının olduğu bölümün çoğunluğu yolun üstünde kaldı ama zamanla değişik bina ihtiyaçları için o yerler kullanılınca da muhteşem bahçe eriyip yok oldu.
Şimdilerde…
Bir zamanlar şeftali ağaçlarının olduğu o bölgede başta Osmangazi Belediyesi ve Bursaray istasyonu olmak üzere pek çok yapı var.
Böylesine bir değerdi Merinos.
Bir kent için bir fabrikanın önemini araştırmak isteyenler Merinos’a bakmalı.
Çünkü…
Bir fabrikanın kent yaşamına, dahası kentleşmeye katkısı Merinos’ta kendini gösteriyor.