Dünyanın düne kadar “çılgın lider” olarak tanıdığı Kaddafi savaşarak ölmeyi seçince kahraman oldu

Hepimizin Kaddafi hakkında bir fikri var… Ülkesini ziyaret eden liderlere fırça atarcasına yaptığı konuşmalar nedeniyle onu “çılgın lider” olarak tanıyoruz, ziyaret ettiği ülkelerdeki devlet başkanlarının saraylarının bahçesine kurduğu çadırıyla biliyoruz.
Düne kadar gerçekten de çılgın ve sorunlu bir liderdi.
Fakat…
15 Şubat’ta Libya’da protestolarla başlayan ayaklanmalar 42 yıllık Kaddafi iktidarını önceki gün trajik bir şekilde sonlandırdı.
Televizyonlarda Kaddafi’nin kanlar içindeki cesedini izlerken içimizin bir tuhaf olduğunu söylemeliyiz.
Evet…
Kaddafi gerçekten de düne kadar delilik sınırına gelmiş derecede çılgın bir liderdi. Ama bir kahraman olarak öldü.
Nedeni şu…
Uluslararası destekle harekete geçen isyancılara karşı vatanını terk etmedi. En önemlisi, saklanmadı. Doğduğu kente çekilip savaşmayı sürdürdü. Çaresiz kalıp kenti terk ederken yakalandı ve tuhaf bir şekilde öldürüldü.
Ayaklarından çekilip yollarda cesedinin sürüklenmesini hak etmedi.
Dahası…
Türkiye’de dün yayınlanan yaygın gazetelerde yer alan “ölmeden önce yalvardı” türünden haber ve yorumlara da katılmıyoruz. Diyaloglardan biz, Kaddafi’nin katillerini uyarmaya çalıştığı izlenimi edindik.