Parlamentodaki kriz ve yarım kalan kurultay isteğiyle sancılı bir süreç yaşayan CHP’de seçim sonucuna yönelik değerlendirmeler de sürüyor.
Bu noktada…
40 yıldan bu yana merkez ilçe ve il yönetimlerinde bulunan, İl Genel Meclisi üyeliği, milletvekilliği yapan, Parti Meclisi’ne seçilen Yahya Şimşek bu geçmişiyle CHP hakkında söz söyleyebileceklerden biri.
“CHP seçimden başarılı çıktı mı?” sorusunu cevaplarken, “Görüşlerimi bir Danışma Kurulu’nda paylaşmak isterdim ama böyle bir olanak olamayacağını görüyorum” diyerek söze başladı.
Yıllarca, etkin muhalefet yapamadığı ve iktidar alternatifi olamadığı gerekçesiyle Baykal ve ekibinin değişmeleri için mücadele verdiğini anımsatarak şunu söyledi:
“Sayın Baykal’ın genel başkanlığında bu seçime girip de aynı sonucu almış olsaydık AKP’nin üçüncü dönem iktidarını yüzde 50 oyla pekiştirmesi karşısında başta ben ‘Baykal’la bu iş olmuyor’ tepkisi gösterecektik. Bu sonuç Baykal için başarısızlıksa bugünkü genel başkan ve yönetimi için de başarısızlıktır.”
Çok özel bir değerlendirme yaptı:
“Sayın Kılıçdaroğlu’nun genel başkan olmasına en çok sevinen ve CHP’nin geleceği için de umut taşıyanlardanım. Ancak ikinci kurultayda oluşan parti yönetiminin bu sevinç ve umuduma katkı sağlamayacağını görmem heyecanımı buruklaştırdı.”
Bazı genel başkan yardımcılarının deneyimsizlikten kaynaklanan gaflarının bunu doğruladığını kaydeden Şimşek, kadro karşılaştırması da yaptı:
“AKP içinde bu niteliktekiler danışma kurullarında yer alırken, CHP’de en üst yönetim kadrolarında yer buldu. Bu da farklardan biri.”
İki önemli tespiti var:
Bir…
“CHP’nin sosyal projelerle halkın karşısına çıkması doğru yöntem. Ama AKP’nin sunduğu projeler hayati önemi olmamasına karşın topluma daha inandırıcı geldi.”
İki…
“Başbakan’ın söylemleri, yaptıkları yapacaklarının referansı kabul edildi. CHP’nin projeleri ise sadece vaat olarak algılandı.”
Milletvekili adaylarının önseçimle belirlenmemesini yorumladı:
“Örgütün gücünden destek almak yerine, merkez sağın varolduğu sanılan gücünden destek almak tercih edilince örgütler etkili olamadı.”
Ardından…
“Aday listeleri neredeyse genel başkan yardımcılarının referans oldukları kişilerden oluştu” dedi ve şu çarpıcı yorumu yaptı:
“Seçim sonuçlarındaki başarı her partinin önceki kendi sonuçlarıyla değil, rakip olarak yarıştığı partinin durumuyla kıyaslanarak ortaya konur. Bu, takımların birbiriyle yaptığı maç gibi. Önemli olan üç puanı kimin aldığı.”
Geleceğe yönelik beklentileri de dile getirirken de, “son derece önemli” bulduğu öneriyi dile getirdi:
“Sayın Genel Başkan hemen tüm kadrosunu milletvekili yaptı. Milletvekili olan arkadaşlarımıza TBMM’de görevler var. Ancak bundan sonrasında parti yönetiminde bilgi, birikim ve liyakat ön plana çıkarılmalı., Bunun için de milletvekili arkadaşlarımız parti yönetimindeki görevlerinden ayrılıp, seçim dönemi örgütlerden bekledikleri özveriyi kendileri göstermeli.”
Şuna dikkat çekti:
“Aksine bir tavır şimdi hizip diye eleştirdikleri eski yöneticilerin durumundan kendilerini kurtaramaz.”
Kendi durumunu yorumlarken şunu söyledi:
“Parti çıkarını düşünerek yaptığım iyi niyetli tespitlere yöneticilerimiz tahammül gösteremeyip disiplin anlayışıyla parti içi Ergenekon yaratmayı düşünürlerse, kendi takdirleri.”
Sormak istediği şu:
“Liste dışı kalmama elbette üzüldüm. Eğer örgütün kararıyla olsaydı sözüm olmazdı. Listede yer alan arkadaşlarımdan eksiğim neydi diye sormak hakkım.”
Şuna da üzülüyor:
“Beni asıl yaralayan, parti dışından kişiler defalarca aranıp liste için ikna edilmeye çalışılırken, adam yerine dahi konulmayışımız.”

 
		 
		 
		 
		 
		 
		 
		 
		 
		 
		