
Küçük bir çocuktuk… 1960’lı yılların ortalarında, Fethiye Köyü girişindeki evin bahçesinde oynuyorduk. Evin dedesi, uçsuz bucaksız yeşil alanları işaret edip, “Ne görüyorsun?” diye sordu
“Her yer tarla” cevabı verince, aklımızdan hiç çıkmayan cümleyi söyledi:
“Buraları yakında fabrika tarlası olacak.”
Tarlayı biliyoruz, ama fabrika tarlası ne demek? O yıllar Bursa’da fabrika denince akla yalnızca Merinos ve İpekiş gelirdi.
Araziye bir kez daha bakınca, gözümüze yalnızca, üzerinde Aygaz yazan sundurma ilişti.
Sonrasında…
Yalakçayırı’nda, Türkiye’nin ilk Organize Sanayi Bölgesi kuruldu, tarlaların içinden fabrikalar yükseldi.
O süreci…
Olay’ın her yıl büyük bir ekibin titizli çalışmalarıyla hazırlayıp kent belleği olarak yayınladığı ve bayilerde okuyucusuyla buluşan Bursa’yı Büyütenler dergisinin sunuş yazısında sevgili Nahit Kayabaşı şöyle tanımlıyor:
“Ülkemizin ilk OSB’si olma özelliğini taşıyan bu oluşum, Cumhuriyet Bursa’sının kaderini yalnızca ekonomide değil, sosyokültirel alanda da dönüşüme uğrattı.”
Oluşumla…
Bursa’nın sanayi kenti haline geldiğini, yeni fabrikalar kurulduğunu ifade eden Kayabaşı’nın işaret ettiği şu nokta Bursa’nın nasıl dönüştüğünü anlatıyor:
“Bu durum kente göçmen akınını da tetikledi ve Bursa’nın nüfusunu, konut yapısını değiştirmeye başladı. Bursa’yı yeni bir sürece soktu ve kentin mimari dokusunda önemli bozulmalar ortaya çıktı.”
Değişimi…
“Kaçınılmaz olan gerçekleşmişti. Sanayileşen bütün kentler gibi, Bursa da ekonomik büyümenin bedellerini ödüyordu” diyerek yorumlayan Nahit Kayabaşı, kentin yaralarını sarmayı öğrenmesi gerektiğini söylüyor.
Değişim ve dönüşüme tanıklık etmiş bir Bursalı olarak aynen katılıyoruz.
Evet…
Emek yoğun sanayi Bursa’yı değiştirip kent yaşamını dönüştürdü. Acaba, Bursa da sanayiyi yüksek teknoloji dönüşümüne zorlayabilecek mi?
Şimdi bunu başarmanın zamanı.