Şöyle bir gerçek var… Dünyada olduğu gibi ülkemizde ve Bursa’da da iki yıldır Covid-19 salgını nedeniyle tedirgin bir yaşam var. Üstelik bu; alışkanlıkların değişmesi, sosyal yaşamın gerilemesi, ilişkilerin kesilmesiyle sınırlı değil.
İnsanlar…
Covid’e yoğunlaşırken diğer sağlık sorunlarını ertelediler ve hastanelerden uzak durmaya özen gösterdiler.
Pandeminin hızını kaybetmesi ve vaka sayılarının azalmasıyla ortaya çıkan iyimserlikle sağlık sorunları yeniden gündeme girince hastanelerin yolunu tutmaya başladılar.
Nitekim…
Bursa Şehir Hastanesi’nde günlük muayene sayısı 11 bini aştı, 12 bin sınırına geldi. Kentin doğusundaki Yüksek İhtisas Araştırma Hastanesi yoğunluğu da ondan aşağı değil. Bu hastanemizde günlük muayene 10 binin altına düşmüyor.
Öyle olunca…
Başvuru yoğunluğu nedeniyle hastanelerde başka sorunlar ortaya çıkmaya başladı. Örneğin, randevu almak zorlaştı. Hastanelerdeki poliklinik önlerinde bekleyen sayısı artınca bu kez hastalarla görevliler ve hastalarla hastalar arasında tartışmalar çıkmaya başladı.
Yine…
Aynı nedenle, doktorların tedavi için istedikleri tıbbi görüntüleme randevuları süresi uzadı. Bazı görüntülemeler için 2 ay sonrasına randevu verilmeye başlandı. Hastane laboratuvarları da bu aşırı yoğunluktan etkilendi.
Ayrıca, yoğunluktan servislerde yatak sıkıntısı başladı.
Bununla birlikte…
İstatistikler çarpıcı bir durumu da gözler önüne seriyor. Verilere göre, randevu alanların yüzde 40’ı randevularına gelmiyorlar.
Onların yerine randevu almadan hastaneye gelenler muayene olabiliyorlar, yani sıra boş kalmıyor, ama bu da poliklinik önü yoğunluğunun artmasına yol açıyor.
Günlük muayenelerin 10 bini aştığı ve 12 bini bulduğu hastanelerde, randevu alıp gelmeyenlerin yüzde 40 olması gerçekten şaşırtıcı.
Başkalarının sağlık hakkını engellemeye de kimsenin hakkı yok.
