
Fotoğrafa bakınca… Tedirgin olmamak elde değil. Fakat bu görüntü Bursa’dan değil, Güney Kore’nin başkenti Seul’den.
Ama şu gerçek de unutulmamalı:
Eğer trafik yönetimi bilimsel kurallarla düzenleyip erken önlem alınmazsa, her yer Seul trafiği gibi olur.
Bu durumu…
Yol ve Ulaşım Uzmanı İnşaat Yüksek Mühendisi M. Tözün Bingöl’e sorduk.
Farklı bir değerlendirmeyle trafiğe yeni tanım getirdi:
“Bazıları trafiğin ‘sıvı’ olduğunu ve aktığını varsayar. ‘Trafik akıyor’ sözü buradan gelir. Bu görüştekilere göre ne kadar çok yol yapılırsa, var olan yola şerit eklenirse, katlı yol yapılırsa trafik o kadar rahatlayacaktır. Çözüm olmadığı görülmesine rağmen yollar hep buna göre yapılır.”
Bakışı şu:
“Oysa trafik ‘sıvı’ değil ‘gaz’ formatında. Yeni yol yapıldıkça, mevcut yola şerit eklendikçe, katlı yol yapıldıkça ‘gaz’ yani ‘trafik’ o alanı da doldurur. Bir süre sonra tekrar sıkışıklık başlar. O zaman ‘gazın’ yani trafiğin olduğu yolları azaltarak gazın yayılması engellenebilir.”
Örneği de fotoğraftaki Seul’den verdi:
“Seul merkezindeki nehir kapalı kanala alınıp üzerine şehrin en işlek anayolu yapılmıştı. Trafik daha çok sıkışınca bu yolu iptal edip, kanal da yıkılarak yolun altında kalan nehir yeniden gün ışığına çıkarıldı. Eş zamanlı olarak otobüs filosu güçlendirilip sadece otobüsler için şeritler yapıldı, metroya ağırlık verildi.”
Şunu vurguladı:
“Metroyu özendirici politikalar izlendi. Metro duraklarında park et devam et sistemi artırılıp bütünleşik sistemler kolaylaştırıldı. Metronun gece sefer saati uzatıldı.”
İlk aşamada…
10 milyonluk Seul’de trafiğin katlanılabilir seviyeye geldiğini vurgulayıp sonuçları açıkladı:
“Araç sayısı yüzde 2.3 azaldı. Toplu ulaşımda otobüs kullanımı yüzde 1,4 ve metro kullanımı yüzde 4,3 arttı. Şehir nefes aldı, yeşillendi, yaşanabilir oldu. Ortalama sıcaklık da azaldı.”