Yakın zamana kadar… Turistin tarihi cami ve türbeleri gezmesini bekledik. Hisar içindeki Osmanlı’nın ilk başkenti Bursa’yı keşfettik.
Bir yandan sağlık turizmi ile kaplıca turizmini geri getirmeye uğraşırken, Uludağ’dan daha fazla yararlanmak istiyoruz. Bir yandan da, doğa ve kırsal turizmi için projeler hazırlıyoruz. Yemek kültürümüzü tanıtmaya da başladık.
Hepsi de…
Bursa’nın turizm çeşitliliği için elbette heyecan verici, ama daha alınacak çok yolumuz var. Bunun için de, Bursa’nın değerlerini fark edip, sonra da dünyanın gözüne sokmamız gerekiyor.
Örneğin…
Bursa’nın pek farkında olmadığı Orhangazi Sölöz’ün çok katlı kerpiç evleri yeni gözdemiz olabilir. Yanına Keles Gelemiç’in az katlı kerpiç evlerini ekleyebiliriz.
Bütün bunları…
Ulaşım ve yol konularındaki değerlendirmelerine sık sık yer verdiğimiz İnşaat Yüksek Mühendisi M. Tözün Bingöl anımsattı.
Söylediği şu:
“Bursa olarak tarihi, kültürü, doğası, mutfağı, her şeyiyle aranan bir coğrafyadayız. Yapı kültürü bile ilgi çekiyor.”
Verdiği örnek gerçeği bize de anımsattı:
“Japonya’dan, Güney Kore’den Sölöz’deki çok katlı kerpiç yapının fotoğrafını çekmek için gelenler var. Özellikle mühendis, mimar ve akademisyenler geliyor. Tanıtımını yapamadığımız gibi koruyamıyoruz.”
O evi anlattı:
“İpekböceği yetiştirmek için büyük ve çok katlı ahşap karkas arası tuğla ya da kerpiç dolgulu bir mekan olarak yapılmış. Kurtuluş savaşında Yunanlılar tarafından karargah ve hastane olarak da kullanılmış.”
Şunu anımsattı:
“Özellikle Uzakdoğulu turistlerin ilgi duyduğu bu dört katlı yığma yapı Bursa Kültür Varlıklarını Koruma Kurulu tarafından Şubat 2016’da koruma altına alındı.”
Bir örnek daha verdi:
“Keles in Gelemiç Köyü ise az katlı kerpiç yığma yapılarıyla ünlü. 700 yıllık farklı mimari çok iyi korunmuş. Maalesef burayı da tanıtamıyoruz.”
Haksız da değil.
