
Geçen akşam… Televizyonda bilim insanı coğrafyamızın gerçeği fay hatları üzerine bilgi verirken “faylara etkimiz olmayacağına göre binaları konuşalım” denildi.
İlginç bir yaklaşım…
Elbette fay hatlarını değiştirmek mümkün değil. Fakat yaşadığımız ortamları seçmemiz ve oturacağımız binaları buna göre yapmamız açısından önemli.
Nitekim…
Ankara’da yaşayan Bursalı dostlarımızdan biri, önceki gece “İşte MTA’nın en son güncellediği Bursa’nın fay hatları” notuyla bir harita gönderdi.
Bu noktada…
Öncelikle şunu bir kez daha vurgulamak gerekiyor:
Fay hatlarını bir çizgi, ya da yol gibi görmemek gerekiyor. Tarif ederken “Şu binanın altından, bunun yanından” demek mümkün değil. Çünkü fay hatları, bazen daralan, bazen genişliği kilometreyi b ulan bant oluşturuyor.
Haritayı…
Bunları göz önünde bulundurarak açtığımızda tehlikeyi de bir kez daha gördük.
Nedeni şu:
Eski bir volkanik dağ olan Uludağ sönmüş olsa da, çevresindeki fay kırıkları yabana atılacak gibi değil. Özellikle kent merkezinde adeta fay bulvarları var.
Zaten…
Haritayı gönderen dostumuz da buna dikkat çekmek için “Beklenen ve İstanbul Depremi dedikleri hareketi tetikleyecek bütün diri faylar aslında Bursa ili sınırları içinde” uyarısını yapıyor.
Haksız da değil…
Kent merkezindeki iki kritik fay kırığından biri yamaçlarda bulunuyor.
İznik Gölü güneyinden gelip Gemlik’ten geçen ve Altıntaş’a kadar uzanan bir fay hattı var. İlginç bir şekilde Mudanya’yı atlayıp Kumyaka’da yeniden başlıyor ve Karacabey’den Bandırma’ya devam ediyor.
Aynı şekilde…
Merkezdeki fay hatlarının devamıymış gibi görünen ve Uluabat’ın güneyinden geçen fay kırığı önemli.
İnegöl de fay kırıkları nedeniyle ciddi tehdit altında.
Bu fay hattı batıya ilerlerken Sayfiye’de ikiye ayrılıyor ve Alaçam fayıyla birlikte iki koldan kent merkezine geliyor. Derekızık-Hamamlıkızık arasında faylar yeniden birleşiyorlar.
Uludağ’ın güneyindeki Soğukpınar fay hattı da ezber bozan kırıklardan birini oluşturuyor.