Bu uyarı yabana atılacak gibi değil… Umursamazlığı daha sürdürecek miyiz?

IZMIR SEFERIHISAR DEPREMI
IZMIR SEFERIHISAR DEPREMI

Açıkça söylemek gerekirse… İzmir’in Seferihisar açıklarında, Ege Denizi’nde olacak bir depremin Bursa’yı sallayacağını biri söylese hiç inanmazdık.
Gelin görün ki…
Seferihisar’ı sallayan, Bayraklı’da 6 apartmanı yıkan deprem, merkez üssü Bursa’ymış gibi hepimizi fena şekilde salladı.
Doğal olarak korktuk.
Sallantıdan birkaç dakika sonra, Seferihisar’da yaşayan bir yakınımızı aradığımızda, depremin merkezinde neler hissedildiğini daha iyi anladık.
Oysa…
Hepimiz biliyoruz ki, deprem coğrafyasında yaşıyoruz. Kıtaların birleştiği noktada tarih boyu yaşanan yer hareketleri sürekli deprem üretiyor.
Ne var ki…
Tehlikeli coğrafyada yaşamamıza karşın depremi yalnızca sallandıkça anımsıyoruz ve hiç umursamıyoruz ve günlük yaşamımızı sürdürüyoruz.
İşte asıl tehlikeli olan bu.
Bina yaparken maliyet düşürücü unsurlara daha çok önem veriyoruz. Bina güvenliği yerine pazarlamayı kolaylaştıracak dekorasyona yöneliyoruz. Alanlar da tercihlerini görsellik kriteriyle yapıyorlar.
Bunun yanında…
Yerel yönetimler planlama yaparken deprem gerçeğini ikinci plana atıyorlar. Yolların açık kalmasını sağlayacak kurallar bile tam hesaplanmıyor.
Bilinçlenmiş olunması gereken dönemde kentsel dönüşümler rant hesabını aşamıyor.
Bu bile ne kadar umursamaz olduğumuzun göstergesi değil mi?
Üstelik…
Deprem sürekli kendini hissettirip anımsattığı halde ders çıkarmadan, üzerimize sorumluluk almadan hiçbir şey yokmuş gibi yaşamaya devam ediyoruz.
Daha 15 gün önce…
17 Ekim günü, Marmara Denizi’nde Tekirdağ Kumburgaz açıklarında meydana gelen deprem için Prof. Dr. Naci Görür yaptığı “…hiç hoş değil, rahatsız edici” yorumunu bu sayfalarda “Bu deprem bizi uyarıyor ve ilgilendiriyor” başlığıyla aktardık.
Seferihisar depremi de, tehlikenin büyüklüğünü bir kez daha gözümüzün içine soktu.
Umarız, hep birlikte ve tüm kurumlarımızla mesajı alırız.