
Açıkçası… Lise yıllarından beri tanıdığımız için tüm yaşamını, siyasi geçmişini ve siyasal gelişimini iyi bilenlerden biriyiz.
Bir kere…
Faruk Çelik dobradır, düşüncesini net şekilde söyler. Birisiyle derdi varsa, arar ve konuşur, çekinmez. Kendisiyle derdi olanın da yüzüne söylemesini ister. Yaptığı işi de hakkını vererek yapmayı önemser. Bir görev üstlendiyse gereken her şeyi yerine getirir.
Dostluğa da çok önem verir.
Siyasette bulunduğu her yere tırnaklarıyla çabalayarak geldi. En alt kademeden en üst makamlara kadar her görevde bulundu, hepsini de hakkıyla yaptı ve başarılı oldu, taban siyasetinin etkili temsilcileri arasına girdi. Ankara’da da zirve siyaseti içinde oldu.
Geçmişte…
Refah Partisi’nde il sekreterliği, Refah ve Fazilet partilerinde il başkanlığı yaptı. Bursa kamuoyunun karşısına 1994’te Refah Partisi Yıldırım Belediye Başkan Adayı olarak çıktı.
Kıl payı kaybettiği seçimi kazansaydı, siyasi yaşamı Yıldırım ya da Bursa ile sınırlı kalacaktı.
Sonrasında…
Fazilet Partisi’nden milletvekili seçilip Ankara’ya gitti. Saadet Partisi’nde çok kısa da olsa Genel Başkan Yardımcılığı üstlendi.
Önünde de…
Kendisinin de hesaplamadığı bambaşka bir siyasi yol açıldı.
Ardından…
AK Parti’nin ilk kadrosu içinde yer aldı. Grup Başkanvekili olarak yıldızı parladı. Çalışma ve Sosyal Güvenlik, Devlet, yeniden Çalışma ve Sosyal Güvenlik bakanlıklarının ardından Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı olarak hükümetlerde yer aldı.
Bursa’nın yetiştirdiği siyasi değer olarak deneyimli siyasetçi unvanı kazandı.
Edindiği bunca deneyimle de günümüzün polemiklerine karşı siyasette kriter olacak bir uyarıda bulunurken, önce durum tespiti yaptı:
“Demokrasilerde; iktidar-muhalefet, icraat-eleştiri birbirlerine muhtaçlar. Ancak bunlar doğruların takdir edilmesine engel olmamalı.”
Şunu anımsattı:
“İşte Doğu Akdeniz, işte Covid mücadelesi. Ülkemiz için iftihar vesileleri.”
Uyarısı da şu:
“Doğruları takdir edenlerin eleştirileri daha çok değer bulur.”