
Gerçi… Caddelerde başlayan trafikten sonra çarşı-pazar ve sokaklardaki kalabalığın çok hızlı artması, bayram nedeniyle daha da artmasının beklenmesi doğal olarak tedirgin ediyor.
Buna karşın…
Açıklanan programlara göre adım adım da normalleşme sürecinde ilerliyoruz.
AVM’lerin ve berberlerin açılmaları önemli normalleşme adımları olarak dikkat çekerken, bayram sonrasına ilişkin yeni normalleşme takvimiyle ilgili planlamaları da okuyoruz.
Gelinen noktada…
Zamanlı mı, yoksa erken ve acele mi olduğu yönünde hem uzmanların, hem toplumun ortak noktada buluşamadığı normalleşme konusu önümüzdeki sürecin tartışmasını da başlatıyor.
Özellikle de…
Karantina günlerinin sonunda karşımıza çıkacak salgın sonrası yeni yaşam dönemi sorgulanırken, karşılaşabileceğimiz ekonomik hasara ilişkin tartışmalar başladı. Dolayısıyla kaygılar ve öneriler de gündeme geliyor.
Örneğin…
Teşkilatlanma çalışmaları devam eden Ali Babacan liderliğindeki DEVA Partisi Genel Başkan Yardımcısı Elif Esen konuyu ilk gündeme getirenlerden.
Dahası…
Anne ve babası Bursalı olan, ailesinin büyük bölümü Bursa’da yaşayan Esen kritik bir noktaya parmak basıyor:
“TÜİK verilerine göre Türkiye’de kayıtdışı çalışan 9 milyon 300 bin kişi var. Bu kişilerin çok büyük bir kısmı şu an işsiz. Faturalar nasıl ödenecek, evdeki çocuklar neyle doyacak, 4 milyon 800 bin haneye 1 sefere mahsus verilen 1.000 TL. neye ve ne kadar yetecek?”
Tam burada…
Pandemiyle mücadelede sağlık alanındaki başarıyı ve bu başarıda Bilim Kurulu’nun rolünü vurgularken, önümüzdeki sürecin sağlıkla beraber devam edeceği beklentisine dikkat çekiyor.
Önerisini de şu:
“Bilim Kurulu’nun sadece sağlıkçılardan oluşması yeterli değil. Pandeminin başladığı an acil eylem planı geliştirebilecek, tek merkezden ortak akılla yönetilecek, farklı disiplinlerden uzmanlar da olmalıydı.”
Sözünü ettiği farklı disiplinlerdeki uzmanların çerçevesini de çiziyor:
“Bilim Kurulu’nda sağlık, ekonomi, sosyoloji, psikoloji, güvenlik alanlarının uzmanları da yer almalı.”