
Genlerimizde var… Olaylar ve ani gelişmeler karşısında heyecanı yüksek bir toplum olduğumuzu biliyoruz. Aynı şekilde duygusal toplum olduğumuzun, çoğu olayda duygularımızla hareket ettiğimizin de bilincindeyiz.
İşte…
Bu duygusallık ve yüksek heyecanı şimdilerde koronavirüs mücadelesinde de net bir şekilde gözlemleyebiliyoruz.
Bir tarafta…
Soğukkanlı ve çok dikkatli bir şekilde virüsle mücadele için tüm önlemleri en ince ayrıntısına kadar alıp planlayan Sağlık Bakanlığı var. Her kesimin takdirini hak ediyor, desteğini de alıyor.
Buna karşın, toplumu oluşturan bireyler olarak farklı davranışlar sergiliyoruz.
Örneğin…
Virüs önlemlerinin arttığı süreçte kimilerimiz marketlere koştu ve rafları adeta yağmaladı. Başta kolonya, temizlik ve hijyen malzemeleri adeta yağmalandı.
İlginç bir şekilde makarna rafları boşaldı.
Belli ki…
İtalya başta olmak üzere bazı ülkelerde uygulanan belli saatlerde sokağa çıkma yasağı nedeniyle önlem almaya çalışanlarımız var. Sokağa çıkamazsa aç kalacakları düşüncesiyle makarna ve bakliyat reyonlarına hücum ediyorlar.
Bu market yağması anlayışında da ilginç bir sosyokonomik fark ortaya çıktı.
Gerçi…
Psikologlar ve sosyologlar bu tabloyu daha iyi değerlendirirler, ama hafta sonu şunu gözlemledik:
Sosyoekonomik açıdan daha üst seviyede yaşayanların, bir anlamda üst gelire sahip kesimlerin bulunduğu yerlerdeki tine etiketi pahalı marketlerde raf yağması daha fazla.
İlginç olan da şu:
Bu marketlerdeki makarna raflarında markası yabancı izlenimi veren fiyatı yüksek ürünler bitmiş, ama bildiğimiz Türkçe markaların daha ucuz makarna paketleri rafta duruyor.
Oysa…
Daha düşük gelir gruplarının yaşadığı yerlerde ve onların alışveriş yaptıkları zincir marketlerde boşalan raf yok. Ne isterseniz hepsi var.
Buna…
İster sınıf farkı olarak bakın, ister stok yapabilecek kadar para olmadığı yorumu yapın, manzara bu.
O da virüsle ortaya çıktı.