

Pek farkında değiliz, ama ülke olarak önemli bir avantajımız var. O avantaj, insan kaynağımız. Çünkü, başta Avrupa olmak üzere dünya nüfusu hızla yaşlanırken genç nüfus açısından Türkiye tam bir kaynak.
Benzetme yapmak gerekirse; kimi ülkenin petrolü, kiminin doğalgazı, kiminin yer altı madenleri zenginliklerini belirliyor.
Genç nüfusumuz da bizim zenginliğimiz oluyor.
Ancak…
Nüfusu yaşlanan ülkeleri bekleyen üretim kaybı, eğer geleceğe yönelik ciddi bir planlama olmazsa bizim için de avantaj olmayacak.
Nitekim…
İyi bir eğitimci olan, özellikle ekonomi alanındaki düşüncelerini her zaman önemsediğimiz İYİ Parti Bursa Milletvekili ve TBMM Plan Bütçe Komisyonu Üyesi Prof. Dr. İsmail Tatlıoğlu şunu söyledi:
“Türkiye’de 1980 sonrası doğan 47 milyon nüfus var. Bu rakam tam 140 ülke nüfusundan fazla. Yani çok büyük dinamik gücü var Türkiye’nin.”
Küçük bir örnek verdi:
“Babamla aramda 25 yıllık nesil farkı var. Şimdi hızlı gelişim ve değişimle süre daha kısaldı. Artık kardeşler arasında nesil farkı ortaya çıktı.
Şunu vurguladı:
“Hani ‘x kuşağı’ ya da ‘z kuşağı’ dediğimiz o gençler var ya, aslında bu ülkenin geleceği adına en büyük güvence onlar.”
Ardından…
“Günümüzde dünya neredeyse tek bir ülkeye dönüştü” dedi ve düşüncesini şu sözlerle dile getirdi:
“En yaşlısı 39 yaşında olan 47 milyon gencimizi dünya seviyesinde iyi bir eğitimle dışa entegre etmemiz lazım. O zaman Türkiye gerçek anlamda refah seviyesinde bir ülke olabilir.”
Bu noktada…
Bir eğitimci ve bilim adamı unvanıyla “Bizim genç nüfusumuzu iyi eğitimle dünyaya entegre etmekten başka şansımız yok” vurgusunu tekrarladı.
Şunu da ekledi:
“Bu gençleri özgür ortamlarda iyi eğiterek, dünyadaki teknolojik rekabet içine koyarak Türkiye’yi müreffeh ülke haline getirebiliriz. Bilimle ileri gittiğimizde dünyaya da, kendimize de katkımız olur.”
Sonra da, siyasetçi olarak kaygısını dile getirdi:
“Türkiye yapısal tıkanmayla karşı karşıya. Bu siyasi ortamdan çıkarak, çok güçlü bir siyasal destek ve yeni bir programla bunu çözebiliriz.”