Seçime 2 gün kala bir de bu gözle bakmakta yarar var: Sandık sonucu ve siyasete etkisiyle Bursa Türkiye’nin sosyolojisini temsil ediyor

Sabah… Ankara’da yaşayan, bir ayağı Bursa’da olan, devlette görev yapan, ama siyasetten de yolu geçen değer verdiğimiz bir dostla sohbet ediyoruz.
Sandığa 2 gün kala…
Siyasetin genel görünümü elbette her sohbetin ana konusu. Fakat dostumuz siyasi analiz yerine çok daha farklı ve özel bir değerlendirme yaptı:
“İstanbul Türkiye’nin ekonomisi, Ankara siyaseti, Bursa da Türkiye’nin sosyolojisidir. Siyasi gelişmeleri de, sonuçları da buna göre analiz edip değerlendirmek gerekir.”
Gerçekten de doğru bir tespit.
Batı’dan Doğu’ya, Kuzey’den Güney’e Anadolu’nun tüm kentlerinden, Balkanlar’ın tüm bölgelerinden, Kafkaslar’dan, son dönem Ortadoğu’dan konuklarıyla çok geniş alanda zengin bir demografisi var Bursa’nın.
Bu kadar geniş coğrafi yelpazesine karşın sorunsuz kaynaşan nüfus yapısı, ister istemez toplumsal mozaik sonucu çıkarıyor.
Dahası…
Nüfus çeşitliliği ve yöreler zenginliği nedeniyle Bursa’nın toplum bilimi adına tam bir sosyoloji laboratuarı olduğunu söylemek bile mümkün.
Öyle ki…
Bursa hemen her dönem küçük Anadolu sonuçları verdi, öyle kabul edildi.
O bakımdan…
Ankara’daki dostumuzun siyasi tercihlere ve hareketleri tanımlamadan “Bursa Türkiye’nin sosyolojisidir” demesini önemsedik.
Çünkü…
Bu kadar geniş coğrafyayı bir arada sorunsuz yaşatan kentten çıkan ve adına seçim sonucu dediğimiz siyasal tercih göstergelerinin genel fotoğrafa yansıması da gayet normal.
Sözün özü…
Geçmiş yerel seçimlerin tümünden erken başlayan ve bu nedenle çok uzun süren yorucu bir seçim kampanyası maratonunun sonuna geliyoruz.
Adaylarını geçen yılın ocak ayında belirleyenler oldu. Neredeyse partilerin tümü eylül ayından itibaren teşkilatlarını harekete geçirip aday adaylığı başvurularıyla maratonu başlattı.
Doğrusu, bu kadar uzun siyasi kampanyalara dayanmak da kolay değil. Partiler ve adaylar sergiledikleri siyasi kondisyon nedeniyle bile kutlamayı hak ettiler.