
Öncelikle… Aklımızdan hiç çıkarmamamız gereken bir şey var: Seçmek, seçilmek, demokratik hakları sandıkta kullanmak ve özgür iradeyle siyasi tercih yapmak çok güzel bir şey.
Yine…
Özgür iradenin sandığa yansıdığı bir seçimde seçilmiş olmak da, yani kazanmak da çok güzel ve çok farklı bir duygu.
Gerçi…
İlk kez oy kullanacak genç seçmen için çok fark eden bir durum yok, ama belli bir yaşın üstündeki deneyimli seçmen için radikal bir değişime tanıklık edilmesi söz konusu.
Birincisi…
1989’da rahmetli Turgut Özal ile başlayan siyasi parti liderliğinden gelen cumhurbaşkanı uygulaması 2014’te halkın seçtiği cumhurbaşkanı ile farklı bir modelin ilk adımına dönüştü.
Şimdi de…
Halkın ikinci kez seçeceği cumhurbaşkanının başkanlık yetkileriyle yürütmenin yani hükümetin de başı olacağı bir seçim yapıyoruz.
Bu da…
Doğal olarak yönetim modeli ya da sistem değişikliği getiriyor.
Kısacası…
Bugünkü seçimle birlikte, yılların alışılmış güçlü Başbakanlık sistemi olarak uygulanan parlamenter sistem rafa kalkacak.
O bakımdan…
24 Haziran’ı farklı kılan özelliklerin başında da, yeni sistemin ilk seçimi olması geliyor.
İkincisi…
2002’den beri tek parti iktidarıyla yönetilen Türkiye geçmişte deneyimli seçmenin çok iyi anımsadığı koalisyon süreçleri yaşadı.
Bu koalisyonlar içinde çok başarılı olanlar da var, değişik dönemlerde sıkıntılı koalisyonlar da yaşandı.
Buna karşın…
Bugünkü seçimlere ittifaklarla giriyoruz. Önümüzde de Cumhur ve Millet adlarını taşıyan iki ittifak modeli var.
Kuşku yok ki, parlamento çoğunluğu üzerine kurgulanan ittifaklar seçime ayrı bir özellik katarken, seçmene de yönetim ve yasama organları için tercih yapma fırsatı verecek.
Sözün özü…
Demokratik hakları sandıkta kullanmak, seçmek, seçilmek çok güzel. Onun için sandığa gidip hem vatandaşlık görevinizi yerine getirin, hem demokratik hakkınızı kullanın.
İyi ki demokrasi var.
Bunun değerini bilmek gerek.