

Kendini kaliteye adayan, TSE’yi günlük yaşamın içine sokan, son dönemde yerli üretim-yerli malı kampanyalarıyla toplumu bilinçlendirmede sorumluluk üstlenen Kalite Birliği Derneği Başkanvekili Mustafa Karaman’ı dinlerken kulaklarımıza inanamadık.
Anlattığı…
Sanayi üretimi anlamında ağlanacak bir öyküydü:
“Bursa’mızda üretim yapan firmalardan biri, üretimi için yeni makineye ihtiyaç duyuyor. Araştırmaları sonunda ihtiyacı olan makineyi Almanya’da buluyor ve 4 adet ithal ediyor.”
Şunu vurguladı:
“Makineler getirilip montajı yapılıyor, üretime başlıyor. Firma memnun. Çünkü üretimi artmış. Üstelik maliyetini düşürmüş.”
Şöyle devam etti:
“Bir gün, firmanın yöneticisi sanayici dostlarıyla sohbet ederken, Almanya’da bulup aldığı makineleri gururla anlatıyor.”
Şunu ekledi:
“Orada makine üreten bir sanayici de var. Firmanın ne ürettiğini bildiği için makineleri çok merak ettiğini ve görmek istediğini söylüyor.”
Ardından…
“O sanayici, makinelerin kurulu olduğu fabrikaya gidip inceliyor” dedi ve acı gerçeği açıkladı:
“Makineleri inceleyen sanayici dostuna dönüyor ve ‘Bu makineleri ben yapıp Almanya’ya satmıştım. Sen benim makineleri getirmişsin’ diyor.”
Konunun ekonomik maliyet tarafı da var:
“Meğer, Bursa’da üretilen makineler 100 bin Euro’ya Almanya’ya ihraç edilmiş. Sonra 400 bin Euro’ya ithal edilip geri getirilmiş.”
Hayretle dinledik.
Kalite Birliği Derneği Başkan Yardımcısı Feridun Baykara ile birlikte sohbetimizde Mustafa Karaman şu örneği de verdi:
“Yine Bursa’mızdaki sanayi kuruluşlarından biri ihtiyacı olduğu makine için üreticisi bildiği İtalya’daki firmaya sipariş veriyor.”
Şurası ilginç:
“İtalya’daki firma hemen Bursa’da üretim yaptırdığı firmayı arayıp siparişi aktarıyor. Sonra da o makineler şehrin bir bölgesinden diğerine taşınıp teslim ediliyor.”
Şaşırtan nokta şu:
“Gelin görün ki, makineler şehir içinde taşınmasına karşın, Bursa’dan İtalya’ya ihracat, İtalya’dan Bursa’ya ithalat yapılmış gibi işlem görüyor. Öyle olduğu için de navlun ve gümrük vergisi ödeniyor.”