
Açıkçası… MHP’yi hiç bu kadar kalabalık ve coşkulu görmedik. Bursa’ya gelişinde Turan Köy’deki karşılamadan itibaren müthiş bir Meral Akşener rüzgarı esti.
Üstelik…
Cumartesi akşamı Atatürk Spor Salonu’nu hıncahınç dolduran coşkulu kalabalık yalnızca Ülkücü taban ya da MHP camiası da değildi.
O salonda konjonktürel tercihlerle başka partilere oy kullanmış, ama siyasi aidiyet arayanlar da vardı.
Yani…
Geçmişte merkez sağ olarak tanımlanan siyasi hareketlerde siyaset yapmış, ancak günümüz siyasi yapılarında yer bulamamış ya da uzak kalmışlar da dinlemeye ve izlemeye gelmişlerdi.
Şunu gördüler:
Karşılarında kendine güvenen ve dobra bir siyasetçi var. Düşündüğünü kavga etmeden, gürültü yapmadan söylüyor.
Salonda büyük bir kalabalık beklerken, konuşmasının hemen öncesinde Olay Televizyonu için Akşener’le yaptığımız kısa söyleşide “MHP’ye ne vaat ediyorsunuz?” diye sorduk.
O da…
Yola çıkarken yaptığı hesabı içtenlikle anlatıp “Bir tarafta yüzde 70’lik blok var ve buradaki oyun çoğunluğunu Adalet ve Kalkınma Partisi alıyor. Diğer taraftaki yüzde 30’un çoğunluğu da Cumhuriyet Halk Partisi’nin” dedi ve ekledi:
“İki taraftaki seçmenin de ikinci partisi olan Milliyetçi Hareket Partisi tam ortada, merkezin ta kendisi. Ama iki tarafa da oy veriyor.”
Bu noktada…
Geçmişte merkez sağın kaleleri olan Trakya ve Ege’nin artık CHP’nin kaleleri olduğuna dikkat çektikten sonra ortaya bir iddia koydu:
“Biz iktidar olacağız, ben de Başbakan olacağım günden sonra Adalet ve Kalkınma Partisi’ndeki yüzde 19.5’luk seçmen kitlesi hareketlendi. Diğer tarafta da Cumhuriyet Halk Partisi seçmeni olmayan, ama sosyolojik nedenlerle oy veren merkez sağ seçmen de hareketlendi.”
Ardından…
Aralık’tan beri her ay araştırma yaptırdığını söyleyip hesabını sürdürdü:
“Net söylüyorum, bizim hareketimiz şu an yüzde 25’e oturdu.”
Hesabı şuraya bağladı:
“Araştırmada, ‘Meral Akşener MHP Genel Başkanı olursa oy verir misiniz?’ sorusuna ‘Veririz’ diyen seçmen kitlesi bu. Bir de ‘Düşünürüm’ diyen yüzde 21-22 var.”
Çıkardığı sonuç şu:
“Cepte yüzde 25’le başlayacağız. Yükseltmek de bizim çalışmamıza ve gayretimize bağlı.”
Hem dinlediklerimizden, hem salondaki coşkulu kalabalıktan şunu çıkardık:
Meral Akşener çok güçlü bir siyasal rüzgar yakalamış. Yaptığı seçmen analizleri ve hesap da doğru.
Ne var ki…
Siyasal saha dolu olduğu için hesabın tutup tutmayacağı belli değil..
Nitekim…
1991’de Mesut Yılmaz arkasına aldığı böyle bir rüzgarla Başbakan oldu. Fakat Mustafa Sarıgül kurultay salonunda kaldı.
Bunları da gözardı etmemek gerekiyor.