
Ortada gerçek bir insanlık dramı var. Suriyeli sığınmacıların denizden Avrupa’ya ulaşmaya çalışanları arasında başaranlar oldu ama, lastik botları dalgalara direnemeyenlerin hazin sonları yürekleri yaktı. Hala da yakmaya devam ediyor.
Bir ara…
Edirne’ye doğru toplu yürüyüşe geçtilerse de sınırı aşamadılar. Çeşitli yollardan sınırı aşıp Avrupa’ya girmeyi başarabilenlerin tren garlarındaki görüntüleri ise bir başka insanlık dramı yansıtıyor.
Sığınmacıların Avrupa’daki yol haritalarını Olay Gazetesi Genel Yayın Müdürü Engin Özpınar büyüğümüz dünkü yazısında en yalın ve en anlaşılır dille anlattı.
Fakat…
Bu konunun insanlık dramı kapsamında bir başka boyutu daha var.
Onu da…
Uludağ Üniversitesi Öğretim Üyesi ve kısa adı ORSAM olan Ortadoğu Stratejik Araştırmalar Merkez Danışmanı Doç. Dr. Ferhat Pirinççi çok önemli bir değerlendirme paylaştı.
Sözlerine…
“Suriye krizi yeni değil, 2011 yılında tırmanışa geçti. En büyük yükü de Türkiye, Lübnan, Ürdün ve Irak çekti” diyerek başlayan Ferhat Hoca şöyle düşünüyor:
“Bazı ülkeler dini ve etnik köken kriterlerine göre sığınmacı alımı yapmaya başladılar. İhtiyaç sahibi bir Suriyeli olmak yeterli kriter değil, Hıristiyan ya da kalifiye eleman olanların önceliği var. O nedenle din değiştirenler oluyor.”
Yani…
Değişik Avrupa ülkelerine iltica edebilmek isteyen kimi Suriyeli sığınmacıların iltica uğruna dinlerini değiştirebildiklerini söylüyor ve şöyle düşünüyor:
“Bu duruma gelinmesinde Avrupa’daki yabancı düşmanlığı ile birlikte İslamafobi olarak adlandırdığımız korku da çok etkili.”
İnsan düşünmeden edemiyor… İnsanlık ne hale geldi?