Herkesin izlenimi aynı: Seçime katılım oranı yüksek olacak, ama anketlerle algılar çok karıştı

Artık son güne geldik. Pazar sabahı oylar kullanılacak ve Türkiye’nin kararı sandıkta ortaya çıkacak. O nedenle partiler son hamlelerini yapıyorlar, seçmeni etkilemek için son çabalarını sergiliyorlar.
Seçim çalışması sahaya çıkan tüm partilerin ekipleriyle sürekli konuşuyoruz. Hepsine de aynı soruyu yöneltiyoruz: Seçmenin havası, tavrı, ilgisi nasıl?
Cevaplar hep aynı:
Seçmenin ilgisi çok yüksek, fakat sessizlik var.
Bu tablodan…
Her parti kendi lehine bir izlenim çıkarıyor. Sonuca yönelik beklentilerini de bu gözlemlere göre dile getiriyor.
Gerçi…
Toplumbilimciler ve toplum psikolojisi uzmanları elbette tabloyu inceliyordur, ama seçmenin hem ilgili, hem de sessiz olması iki nedene dayanabilir.
Birincisi…
Seçimi bekleyen seçmen kararını vermiş ve sandığı bekliyor olabilir. Bu demokrasi açısından hiç de kötü değil.
İkincisi…
Vatandaş seçimi hiç umursamıyor ve o nedenle ilgisiz görüntü sergiliyor olabilir. Bu da son derece tehlikeli bir durum.
Buna karşın…
Tüm partilerde saha çalışması yapan ekiplerin seçime katılımın yüksek olacağı gözlemi yapmaları seçmenin sessizliği ile ters orantılı görünse de çok önemli.
Çünkü…
Seçime katılmayan seçmenin çokluğu sonucu doğrudan etkiliyor, sandık sonucuna bazen ters etki yapabiliyor. 7 Haziran seçimi değerlendirmelerinde sandığa gitmeyen seçmen tartışmaları anımsanırsa, katılımın artmasıyla sonucun değişmesi arasındaki ilişki daha iyi anlaşılabilir.
Bu noktada…
Sandığa gitmeyenleri tek parti seçmeni görüp yorumlamak da doğru değil. Kimi partisinin seçimi kazanacağından emin olduğu ve kendi oyuna ihtiyaç duyulmadığı düşüncesiyle gitmemiş olabilir, kimi de vereceği oyun işe yaramayacağı evhamına kapıldığı için gitmemiş olabilir.
Zaten…
Bu seçime has olarak ortaya çıkan bir başka durum daha var:  Açıklanan kamuoyu araştırmalarının önemli bir bölümü algı oluşturmaya yönelik.
Yani, seçmene “iş bitti” havası pompalayan anketler var.
Bu bile…
1 Kasım seçimi özelliğini değiştiren güncel gerçek olarak soruya dönüşüyor:
Seçmen seçime ilgi gösterip sandığa gidecek mi, giderse neye göre tercih yapacak ve kimi seçecek?
Pazarı bekleyip göreceğiz.