
İnsan ne söyleyeceğini, nasıl kızacağını bilemiyor. Ankara’da, Türkiye’nin başkentinde en korkunç terör katliamı yaşandı.
Hem de…
Seçime 20 gün kala, “Hemen Şimdi Barış” mitingi için toplanmakta olan insanların arasında canlı bomba patlatılıp cumhuriyet tarihinin en büyük katliamına yol açıldı.
Tamam…
Zor bir coğrafyada yaşıyoruz. Ama… Şunu da sormak gerekiyor:
Terör daha kaç can alacak: Türkiye’nin terörle sınavı ne zaman bitecek?
Kuşku yok ki…
Ekranlardan patlama sonrası görüntülerini dehşetle izleyen herkesin aklından dün bu sorular geçti.
Bu noktada…
Seçim sonrası düğmeye basılmış gibi başlayan terör olaylarını değerlendiren Başbakanlık Başdanışmanı Dr. Gürsel Dönmez’in çarpıcı analizlerini aktardığımız 23 Ağustos günlü yazımızdaki bir cümleyi anımsadık:
“…çok üzücü olaylara şahit oluyoruz. Daha üzücüleri de olabilir. Yoğun bir dönüşüm döneminin tam ortasındayız. Virajı dönüp badireyi atlatmaya çok yaklaştık. Bunlar onun sancıları, dünya bize yaşatıyor.”
Sonra da…
Dönmez’le dünkü Ankara katliamını konuştuk. Bursa’ya gelirken yolda yaptığımız telefon sohbetinde yine farklı değerlendirmeler dile getirdi:
“Daha önce konuştuk… Kandil’de PKK ile değil yedi düvelle çarpışıyoruz. Maalesef yaşanan bu olay da onun devamı niteliğinde.”
Şöyle bakıyor:
“Türkiye’nin yer aldığı coğrafyaya baktığımızda akla gelebilecek bütün fayların buradan geçtiğini görüyoruz. Kültürel, siyasi, ekonomik, enerji faylarının tamamı burada. Öyle olunca Anadolu da otomatikman siklet merkezi haline geliyor.”
Şu yorumu dikkat çekici:
“Çevremizdeki ülkelerde belli güç odakları, hatta ülkeler üstü güç odakları var. Rusya deyip kolay geçmemek lazım.”
Şöyle devam etti:
“Ülkeler üzerinde gücü olan lobiler Türkiye ve çevresinde etkilerini yoğunlaştırdılar.”
Bu noktada…
Suriye’de bugün devlet ya da devlet ötesi yapılar anlamındaki yeni güçlerin bölgeye konuşlandığını anımsatıp şunu söyledi:
“Dünyanın düğümü bizim bölgemizde ortaya çıktı.”
Ardından…
Daha geniş perspektiften baktığı Ankara saldırısı için “Herhangi bir grubu doğrudan olayın faili olarak görmek çok kolay ve yüzeysel analiz olur” dedi ve ekledi:
“Türkiye sessiz, sakin, tarihin kıyısında duran, tarih sahnesinde boy göstermeyen ülke olsaydı, belki bunlar yaşanmayacaktı. Ama o zaman da kültür ve medeniyet olarak ‘Tarih sahnesinde niye varız’ sorusu cevapsız kalacaktı.”