Bu sütunlarda… Başbakanlık Başdanışmanı ve Dış İlişkiler Başkanı Gürsel Dönmez’in seçim sonrası başlayan teröre farklı pencere açan değerlendirmesini 01 Eylül 2015 Salı günü paylaştık:
“PKK’nın beyin takımını Kandil’de aramak doğru değil. Avrupa’nın belli başlı şehirlerindeler. Kandil her yerde. Onun için Selahattin Demirtaş’a ‘Kandil’e git’ dediler, kalkıp Brüksel’e gitti. Çünkü doğru adres orası.”
Şu cümle çarpıcıydı:
“Kandil yedi düvelin bugünkü yeni şekli. Çünkü, Ermeni meselesini kaşıyan ülkeler şimdi Kandil’in arkasında. Çanakkale’yi geçemeyenler şu anda Kandil’de. Ermeni meselesinde geldiler, Balkanlar’da geldiler, Çanakkale’de geldiler. Şimdi Kandil’de geliyorlar.”
Salı günü de…
AK Parti Bursa Milletvekili İsmet Su’nun yaptığı farklı yoruma yer verdik:
“100 yıl önce Ermenilerin kurduğu, ama yarım kalan hayalleri şimdi bir başka kimlikle tamamlamak istiyorlar. Bu yaşananların özeti budur. O hayali 100 yıl sonra tamamlamak isteyenler harekete geçtiler.”
Tablo ortada…
7 Haziran seçimi sonrası başlayan ve giderek artan terör saldırılarıyla şehit cenazeleri artık Türkiye’nin tamamına yayıldı.
Bir anlamda…
Türkiye kocaman bir cenaze evi haline geldi.
Terör örgütü artık şehirlerde kurtarılmış bölgeler ilan ediyor. Hendekler kazıyor, siperler hazırlıyor, bombalı-mayınlı tuzaklar kuruyor. Suikastlar yapıyor.
Hadi roketatarı Kuzey Irak ya da Suriye’de yönetim boşluğuna düşen bölgelerden ele geçiriyor, peki tonlarca patlayıcı nereden ve nasıl geliyor, nerede, kimler tarafından ve nasıl hazırlanıyor da yollara döşeniyor?
Pazar akşamı Dağlıca’da askerlerimize kurulan tuzakta 16 canımızı şehit verdik. Ardından Iğdır’da bombalı-mayınlı tuzakla 13 polisimiz şehit oldu.
Dikkat çeken şu:
Tüm dikkatler Güneydoğu’ya çevrilmişken, dünkü saldırı Kuzeydoğu’da geldi. PKK ne kadar deneyim kazanıp güçlenmiş olursa olsun, böyle organizasyonlar yapabilir mi?
Öyleyse kim?
Seçimden sonra kim bastı düğmeye? Bombaları kim sağlıyor, kim taşıyor, kim toprağı kazıp yollara döşüyor?
Yapanları bilmiyoruz, ama yitirdiklerimiz bizim canlar ve milletçe içimiz yanıyor, canımız acıyor.
Ağıtlar yakıyor, gösteriler yapıyoruz. Sosyal medya bedduadan geçilmiyor. Ama terör artıyor, şehit cenazeleri çoğalıyor.
Kimin hatası, kimin zaafı, kimin kusuru noktasını çoktan geçtik. Bu ülke ne badireler atlattı, bunu da atlatır. Fakat bu kez ciddi bir sorunumuz da var:
Galiba…
Eskisi gibi bütün bir millet özelliğimizi kaybettik. Şehit cenazelerinde, protesto gösterilerinde herkes siyasi karşı tarafı aradan çıkarma derdinde.
Sahi?..
Ne oldu bize, neler oluyor Türkiye’de?

 
		 
		 
		 
		 
		 
		 
		 
		 
		 
		