Siyasete girmenin de yükselmenin de yolu değişti… Aday olmanın yolu artık teşkilattan geçmiyor!

Eskiden… Siyasette yükselip aday olmak isteyenlere tek bir yol gösterilirdi: “Parti teşkilatına gir, çok çalışıp kendini sevdir.”
Son dönemde…
Meclis’teki parti sayısı da azaldığı için, siyaset alanı daraldı ve partilerin dışında siyaset zemini ortaya çıktı. Bunun başında da akademik odalar ve sivil toplum örgütleri ile son dönemde olduğu gibi demografik yapı kozuna sahip hemşeri dernekleri geliyor.
Bir de…
Siyasetin kadro ihtiyacını sağladığı bürokrat kontenjanı var. O yolu da bürokraside yükselmenin anahtarı haline getirenler çıkıyor.
Kısacası…
Yakın zaman öncesine kadar adaylık yolundaki en önemli kaynak olarak partiye hizmet ve teşkilatlar geliyordu.
Ne var ki…
Son zamanlarda ağır hasar gören yol, 1 Kasım seçimi için siyasi partilerin aday listelerinde resmen göçtü.
Bunu söylerken…
MHP’ye aynı yer açmak gerekiyor. Çünkü, MHP Bursa’da kontenjan Vali Kadir Koçdemir dışında listenin neredeyse tamamı teşkilattan geliyor.
Oysa…
AK Parti listesinde ilk 10 aday arasında İl Kadın Kolları Başkanlığı’ndan gelen Emine Yavuz Gözgeç, geçmişte Orhangazi İlçe Başkanlığı yapan ve listeye yeniden konan İsmail Aydın dışında teşkilattan gelen yok.
Sonraki sıralardaysa İl Yönetim Kurulu üyeliği yapan Mustafa Esgin, Cennet Cankılıç, Dinçer Akyel gibi isimlere rastlıyoruz.
Yani…
AK Parti teşkilat dengesini teşkilatın aleyhine bozmuş.
CHP’de durum daha farklı.
Önseçimle belirlenen ve 7 Haziran’da seçilen 5 milletvekili arasında parti örgütünden gelen kimse olmadığı gibi, CHP’ye emek verip hizmet edenler önseçim listesinde çok geri sıralarda yer bulabildiler.
Bu kapsamda…
İl başkanlığı yapan Gürhan Akdoğan ve Metin Çelik’i, ilçe başkanlığı yapan İsmet Karaca ve Özgür Şahin’i, İl Kadın Kolları Başkanlığı yapan Ayşe Şahin’i sayabiliriz.
Geçen yıl Büyükşehir Adayı olarak gönülleri fetheden ve CHP’nin oyunu arttırdığı kabul edilen Necati Şahin de önseçimde çok gerilerde kaldı.
Bu durumu…
Önseçim sırasında “örgütün vefasızlığı” olarak yorumlamak doğru olmaz. Çünkü, 1 Kasım için aynen korunan önseçim listesini oluşturan parti içi yarışta farklı unsurların devreye girip sıralamayı etkilediğini kabul etmek gerekiyor.
Kısacası…
Seçimde yarışacak iki büyük partiden biri Genel Merkezi eliyle, diğeriyse önseçim sandığıyla teşkilattan/örgütten gelme alışkanlığını yerle bir etti. Tüm stratejisini teşkilatta/örgütte çok çalışıp yükselmek hedefinde olanların da umutları kırıldı.
O nedenle…
Bulunulan görevler kimseyi hak sahibi yapmamakla birlikte, partilerde çalışıp koşturacak insan bulmak bile artık zor hale gelebilir.