Şu bir gerçek ki, toplum olarak siyaseti seven bir yanımız var. Sorulduğunda uzak durmak istiyormuş gibi davrananların çok olduğu görülüyor, fakat hemen her ortamdaki konuşmaların ağırlığını da siyaset oluşturuyor.
Bu durum…
Adeta toplumun yansıması gibi siyaseti de etkiliyor ve siyaset de pek çok konuya samimi ve çözümden yana yaklaşıyormuş gibi yapıp uzağından geçmeyi tercih ediyor.
Cuma akşamı…
Olay Televizyonu’ndaki Her Açıdan programında konuk ettiğimiz CHP Eski İl Başkanı Gürhan Akdoğan ile daha çok siyasetin bu yanını konuştuk.
Ortaya da çok çarpıcı değerlendirmeler çıktı. Bir anlamda Akdoğan televizyon programında siyasete sosyolojik reçete yazdı.
Şu tespitini çok önemsedik:
“Türkiye’nin esas sorunu etkin yurttaşlar olmaması. Yukarıdan, dışarıdan bir şey beklemeyen, kendine güvenen etkin ve yetkin insanların çok olması gerekir.”
Tespitini şu yoruma bağladı:
“Siyasetin patronu kişiler değil, toplum olmalı. Çağdaş demokrasilerde böyle. Siyaset yapanlar kişilere değil, sorumlu oldukları topluma hesap vermeliler.”
Şu örneği verdi:
“Gelişmiş demokrasiyle yönetilen ülkelerde başkanlık, bakanlık, milletvekilliği yapanlar emekli olduklarında ellerine filelerini alıp pazara çıkarlar. Kimse ‘Sayın Vekilim’ deyip etraflarında çember oluşturmaz.”
Şunu ekledi:
“Çünkü o siyasetçi görevini yapmış süresini ve dönemini tamamlamıştır. Hepsi bu.”
Sonra da…
Siyasette toplumu patron yapacak en önemli uygulama olan adayların önseçimle belirlenmesi yöntemine işaret etti:
“Önseçimi yargı denetiminde yapmak lazım. Önseçimi etkilemek için kaydedilmiş üyelerle yaparsanız sonuç verimli olmaz. Karşı gördüğünüzün getirdiklerini üye kaydetmemek de önseçimi etkilemenin bir yolu.”
Sahada siyaset yapmış, düşünen birey olarak önemsediğimiz bir yorumu daha dillendirdi:
“Maalesef olumsuzluklar fazla. Önseçim iyi modeldir, ama ne yazık ki bazı yerlerde olumsuz uygulamalar nedeniyle iyi model olmaktan çıkmış.”