Musul’da Türkiye mi rehavete kapıldı, Işid mi senaryo dışına çıktı?

Irak’ta, 2003 sonrası, yani Saddam sonrası sürecinde Sünni direnişi arttığında, Batılı ülkeler Musul’daki konsolosluklarını kapatıp daha güvenli gördükleri Erbil’de açtılar. Türkiye de Erbil’de konsolosluk açtı, fakat Musul Başkonsolosluğu’nu kapatmadı.
Nedenini…
Araştırmaları nedeniyle Ortadoğu Uzmanı olarak tanınan, Dışişleri Bakanlığı’nın çalışmalarını ve düşünce sistematiğini bilen Uludağ Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ferhat Pirinççi açıkladı:
“Başkonsolosluk iki açıdan çok önemli. Birincisi, Musul bölgesinde yaşayan Türkmenlerle doğrudan iletişim sağlıyor. İkincisi, Türkiye’nin Irak’ın bütünlüğüne ve istikrarına yönelik verdiği mesajı yansıtıyor.”
Bu noktada…
Bölgede faaliyeti bilinen silahlı örgüt olan Işid’in başkonsolosluğumuzu işgal edilip 49 görevlimizi rehin almasında Türkiye’nin rehaveti olup olmadığı sorusu akla geliyor.
Doç. Dr. Pirinççi bu noktada şöyle düşünüyor:
“Musul’da meydana gelebilecek olayı en yakından Türkiye bilebilir. Batılı herhangi bir ülkeden çok, Türkiye Dışişleri Bakanlığı bilebilir. O nedenle ben rehavet düşüncesine katılmıyorum. Türk Dışişleri’nin gelişmelerin bire bir farkında olduğunu düşünüyorum.”
49 konsolosluk görevlisinin alıkonulmasını ciddi bir kriz olarak görüyor, fakat “çatışma olmamasını bardağın dolu tarafı” kabul ediyor.
Saldırı için de şunları söylüyor:
“Işid’in 900 kişiyle saldırdığı söyleniyor. Orada 30 özel harekat polisimiz var. Bunların 15-20’si o anda görevde, fakat kampusta yaşadıkları için hepsi bir arada. Saldırı sırasında karşı koyabilirlerdi. Fakat 900 kişiye karşı 30 kişiyle karşı koymak, resmen intihar anlamına gelir.”
Düşüncesi…
Kuşatma başladıktan sonra Başkonsolos tarafından Ankara’ya bildirilmiş olacağı yönünde. Dışişleri Bakanlığı’nın da can güvenliği ve devlet sırlarının açığa çıkmaması için tahliye kararı verdiğine inanıyor.
Yaklaşımı şu:
“Işid’in Türkiye Başkonsolosluğu’na hareket yapmayacağı varsayılıyordu. Bu da gerçekçi bir durum. Çünkü, Işid bir terör örgütü değil de, ifade ettikleri gibi, bir devlet kuracaklarsa ve sahayı kontrol altında tutacaklarsa, Musul’daki tek diplomatik kanal olan Türkiye Başkonsolosluğu aracılığıyla bunu yapabileceklerdi. Onun için bu hareketi anlamak çok zor.”