Sürecin başlangıcı iki ayı geçti… 17 Aralık operasyonlarıyla başlayan hükümet-cemaat çatışması telefon dinleme yoluyla kaset savaşına dönünce iddialar daha büyüdü.
Öyle olunca da seçimler gölgede kaldı.
Dahası…
Bu sayfalarda belirttiğimiz gibi, sıkıntının büyüğünü adaylar çekiyor. Çünkü, seçim çalışması için gittikleri yerlerde kendilerini anlatamıyorlar. Gündemdeki konular konuşulduğu için “Neden seni seçeyim?” sorusunu bile duyamıyorlar.
Bunun yanında…
Siyasetin karışmasından sonra adayların çalışma yöntemini değiştirdikleri de gözleniyor.
Önceleri…
Bazı ilçelerdeki adayların bireysel çalışma yolunu seçtikleri gözleniyordu. Fakat son günlerde bu yönde genel bir eğilim ortaya çıktı.
Bu da…
Adayların seçim çalışmalarına parti teşkilatı/örgütüyle birlikte değil, bireysel gitmeleri ve seçmenle baş başa buluşmalarının artmasıyla.kendini gösteriyor.
Üstelik…
Bu durum yalnızca iktidar partisi adayları için geçerli değil. Muhalefet adaylarının da değişik yerlerde aynı yöntemi uyguladıkları kulağımıza geliyor.
Geçenlerde…
Adaylardan biriyle konuşurken şunu söyledi:
“Ankara’dan yansıyanlar toplumda farklı şekillerde algılanıyor. O nedenle parti teşkilatıyla birlikte gittiğimizde, genel konuları tartışmaktan seçimi ve projeleri konuşmaya, kendimizi anlatmaya fırsat bulamıyoruz. Ama yalnızca kendimiz gittiğimizde sohbet daha farklı geçiyor.”
Sonra da, “Seçmenden adaylara en küçük bir saygısızlık yok” diye ekledi.
Gerçi…
Konuştuğumuz aday çevresinde parti teşkilatı olmadığında seçmenle daha iyi diyalog kurabildiğini söyledi, ama kulağımıza başka türlü saha dedikoduları da geliyor.
Örneğin…
Bazı yerlerde de adayların seçmenle bire bir temastan kaçındıklarını, toplu ziyaret-toplu görüşme yolunu seçtiklerini duyuyoruz.
Şirazesinden çıkan bir ortamda, konjonktürel zorlamayla ortaya çıkan uzaktan siyaset yöntemiyle seçim çalışması yapmak çok zor olsa gerek.
